Hava Durumu

#Çocuk

Gaziantep Ekspres Gazetesi - Çocuk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çocuk haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çocuklarda ‘Covid’ Açıklaması Haber

Çocuklarda ‘Covid’ Açıklaması

“2-3 haftadır yoğunluk ve pozitiflik oranı arttı” "Ağır enfeksiyonlarda hayatı tehdit eden, akciğer hasarı oluşturabilen tablolar görüyoruz” Hava sıcaklıklarının düşmesi ve kapalı ortamlarda geçirilen sürelerin artması nedeniyle uzmanlar, çocuklarda solunum yolu enfeksiyonlara karşı uyarıyor. Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Deniz Aygün ve Biruni Üniversite Hastanesi Başhekimi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Abdullah Sert de çocuklarda covid ve diğer solunum yolu enfeksiyonlarında artış olduğunu belirtti. Ailelerin ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı gibi şikayetlerle çocuklarını hastanelere getirdiğini aktaran uzmanlar, hasta çocukların bir süre evde izole olması gerektiğini söyledi. Hekim önerisi olmadan ilaç ya da gıda takviyesi alınmaması konusunda uyarılarda bulundu. “Acil servis başvurularında artış var” Havaların soğumasıyla birlikte genellikle artış beklediklerini aktaran Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Deniz Aygün, “Sonbahar, kış mevsimine girmemiz, okulların açılmasıyla birlikte çocuklarda özellikle solunum yolu virüslerinde beklediğimiz ölçüde acil servis başvurularında bir artış var. Belirtiler ateş, öksürük, halsizlik, kırgınlık bazen gözlerde akıntı, burun akıntısı şeklinde ama virüsler solunum yolu virüsü olsa da sistemik tutulumla ishal şeklinde bulgularla da gelebiliyorlar. Covid olgularını görmekteyiz ama sadece covid değil, bu mevsimde beklediğimiz bazı solunum yolu virüslerimiz var; rinovirüs, influenza yani grip. Pandemi kadar çok yoğun bir Covid-19 vakamız yok ama son zamanlarda saydığım mevcut şikayetlerle gelen hastalarda covid pozitifliğinde artış gözlemlemekteyiz. Covid-19 dışında influenza yani grip virüsünde de bir artış, sezonun gelmesiyle beklemekteyiz. İnfluenza aşımız var, bunun olunması genel solunum yolu tedbirlerinin alınmasıyla vakaların üstesinden gelebileceğimizi düşünüyoruz. Özellikle önerdiğimiz bir gıda takviyesi yok, çocuğun dengeli, sağlıklı beslenmesi, normal beslenme piramidinde olması gereken gıdaları alması, mevsiminde uygun beslenmesi uygun olacaktır. Ailelere öncelikle bir çocuk enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve çocuk hekim olarak önerim; ulusal aşı takvimimize uymaları. Hasta çocuklar okula gönderilmemeli veya hasta kişilerden, kalabalık ortamlardan uzak durulmalı" şeklinde konuştu. “2-3 haftadır covid yoğunluğunun, pozitiflik oranının arttığını görüyoruz” Kalabalık ortamlarda bir arada olmanın vakalar üzerinde etkili olduğunu söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Abdullah Sert, “Okulların başlamasıyla beraber çocuklar artık kalabalık ortamlarda beraber bulundukları için her türlü viral ve bakteriyel enfeksiyonların sıklığında bir artış görüyoruz. Covid’in yakın zamanda bir pandemiye sebebiyet vermesi nedeniyle daha fazla korkulan bir virüs haline geldi. Ancak o da pandeminin etkisini yitirmesiyle beraber diğer virüsler gibi gribal enfeksiyon yapan bir hale dönüşmüş durumda. Her şeyin başlangıcı bir ateş yüksekliği esasında, ateş yüksekliği genelde bizde bir enfeksiyonun başlangıcını gösterir. Bu bir viral enfeksiyon ya da bakterilere bağlı bir enfeksiyon olabilir. Ailelere ısrarlı, düşmeyen, çocuğun genel durumunu bozan bir ateş yüksekliğinde mutlaka bir çocuk hekimine başvurmalarını öneririz. Bulaşıcılık açısından, kabalık ortamlarda ve okullarda sürekli bir arada olunduğu için çocuklarda bulaşıcılığın arttığını söyleyebiliriz. Bu tür durumlarda bir çocuğun ateşi varsa ateşi geçene kadar ya da bir hekim muayenesi olana kadar okula gönderilmemesi, bulaşıcılığın azaltılması yönünde son derece önem arz etmekte. Son 2-3 haftadır çocuklarda covid yoğunluğunun, pozitiflik oranının arttığını zaten görüyoruz” dedi. “Hekim kontrolü olmadan gıda takviyesi ya da ilaç asla önermiyoruz” "Sık bir enfeksiyon göreceğimizi düşünüyoruz” diyen Uzm. Dr. Sert, okullarda evlerde bilinçli davranılması gerektiğini belirterek, “Mutlaka izole etmek, diğer aile bireylerinin etkilenmemesi adına evde maske takmak gerekir. En az 3-4 gün ateş yüksekliği, semptomlar düzelene kadar okula çocuğun gitmemesini öneriyoruz. Ağır enfeksiyonlarda daha önce de gördüğümüz hayatı tehdit eden, akciğer hasarı oluşturabilen tablolar görüyoruz ancak sıklıkla gribal enfeksiyonlar, ateş yüksekliği, boğaz ağrısı, öksürük, burun akıntısı gibi semptomlarla karşılaşıyoruz. Kronik hastalığı olan, bağışıklık sistemi yetersiz, yeterli ve dengeli beslenmeyen çocuklarda enfeksiyonların daha ağır seyirli olduğunu söyleyebiliriz. Hastalanmalarını engellemek doğru bir temizlikten ve iyi bir izolasyondan geçer. Hekim kontrolü ve önerisi olmadan herhangi bir şekilde gıda takviyesi ya da ilaç kullanmayı asla önermiyoruz. Antibiyotik ya da başka bir tedavi de başlanacaksa mutlaka hekim gözüyle kontrolden sonra karar vermek gerekir. Yeterli ve dengeli beslenme, bağışıklık sisteminin iyi olması, çocuklarımızı hastalıklara karşı korur, bu anlamda bilinçli olmamız gerekir” ifadelerini kullandı.

Cinsel istismarın izleri hayat boyu kalıyor! Haber

Cinsel istismarın izleri hayat boyu kalıyor!

İstismarın etkilerinin çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine göre farklılık gösterdiğine vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, “Davranış değişiklikleri en sık rastlanan etkilerden biri.” dedi. Çocuğun bu durumla başa çıkabilmesi için öncelikle aile tarafından koşulsuz kabule ve sevgiye ihtiyaç duyduğunu, sonrasında profesyonel destek almaları gerektiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, bu süreçte çocuğa sağlıklı ve tutarlı bir davranış ve söylem içerisinde olmaları gerektiğinden ailelerin de psikolojik destek almaları gerektiğini vurguladı. Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, cinsel istismara maruz kalan çocukların karşılaşabileceği zorluklar hakkında açıklamalarda bulundu. Erken dönemde düzenli psikoterapi desteği önemli Cinsel istismara maruz kalan çocuklarda görülen olumsuz etkilerin çocuğun yaşamı boyunca izini silmekte zorlanacağı bir durum haline geldiğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, “İstismarın türüne, şiddetine, sıklığına ve kim tarafından gerçekleştiğine göre her kişide farklı yoğunlukta belirtiler görülebilir.” dedi. İstismara maruz kalan çocuklarda, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete, düşük özgüven, akademik ve mesleki başarıda düşüklük, madde bağımlılığı, öfke kontrol zorluğu, sağlıksız cinsel davranışlar ve ilişki sorunları görülebildiğini dile getiren Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, “Bu durumlar bireysel farklılıklar göstermekle birlikte erken dönemde alınacak düzenli psikoterapi desteği sayesinde kişinin yaşadığı bu zorluklar ile güçlendirilerek baş etmesi sağlanabilmektedir.” şeklinde konuştu. İstismarın etkileri yaşa göre değişir mi? İstismarın etkilerinin çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine göre farklılık gösterdiğine vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, “Bu durum çocuğun olayı algılamasına, fark etmesine ve kendisini ifade etmesine göre değişmektedir.” dedi.  Davranış değişikliklerinin en sık rastlanan etkilerden biri olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, şöyle devam etti: “Aniden içe kapanma, ağlama krizleri, korkunun günlük hayat içerisinde yayılması, gerileme dediğimiz daha bebeksi davranışlar, alt ıslatma, kaka kaçırma veya parmak emme gibi davranışlar görülebilir. Okul döneminde akademik performansın düşmesi, arkadaşlık ilişkilerinden kaçınma veya saldırgan davranışlar öne çıkabilir. Ergenlik döneminde ise kimlik gelişiminde ve yapılanmasında güçlüklerin olması, depresyon, anksiyete, kendine zarar verme davranışları gibi riskli davranışlarda artış görülebilmektedir.” Tedavi sürecinde aileler de psikolojik destek almalı  Çocuğun tüm bu etkilerle başa çıkabilmesi için öncelikle aile tarafından koşulsuz kabule ve sevgiye ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, “Aile tarafından suçlanmadan aldığı sevgi ve sosyal desteğin çocuğun baş edebilmesinde oldukça önemli rol oynadığı bilinse de; ruh sağlığı uzmanı tarafından düzenli bir destek alması oldukça önemlidir.” uyarısında bulundu. Bu süreçte ailelerin öncelikle kendileri için de psikolojik destek almaları gerektiğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, sözlerini şöyle tamamladı: “Aile iyi olmazsa çocuğa da sağlıklı ve tutarlı bir davranış ve söylem içerisinde olmaları güçleşecektir. Bununla birlikte; çocuğa ihtiyaç duyduğu anlayışı, kabulü ve sevgiyi koşulsuz ve tutarlı bir şekilde sunmaları çocuğun bu süreci atlatabilmesi için elzemdir. Bu süreç içerisinde belki de ailelerin en çok zorlandığı durumlardan bir tanesi çocuğun istediği ve ihtiyaç duyduğu mesafeyi ve alanı açmak olabiliyor. Tüm bu adımlar çocuğa ve aileye özgü bir şekilde bir ruh sağlığı profesyoneli tarafından yapılandırılmalıdır.”

Devlet Korumasında 15 Bin Çocuk Aile Ortamında Büyüyor Haber

Devlet Korumasında 15 Bin Çocuk Aile Ortamında Büyüyor

Bakan Göktaş, yaptığı yazılı açıklamada, aileyi temel alarak geliştirdikleri hizmet modelleriyle çocukların sıcak bir yuva ortamında yaşamalarını sağladıklarını belirtti. Çocukların öz aileleri ve akrabalarının yanında bakılmalarını, bunun mümkün olmadığı durumlarda koruyucu aile ve evlat edindirme gibi aile odaklı hizmetlerden yararlandırılmalarını sağladıklarını aktaran Göktaş, bunun da mümkün olmadığı durumlarda çocuklara ev tipi bakım kuruluşlarında hizmet sunduklarını ifade etti. Tüm sosyal hizmetleri ve sosyal politikaları çocukların üstün yararını gözeterek yürüttüklerini vurgulayan Göktaş, "Devlet himayesi altında yetişen çocuklarımız her alanda eksiksiz hizmetten faydalanıyor. Karşılaştıkları zorlukları devletimizin kendilerine sunduğu imkanlarla aşıyorlar." ifadelerini kullandı. "Eski koğuş tipi yuva anlayışını geride bıraktık" Bakan Göktaş, çocukların sağlıklı ortamlarda büyüyebilmeleri amacıyla birçok çalışma yürüttüklerini ve onlara yönelik farklı sosyal hizmet modelleri uyguladıklarını belirterek, "Koruma ve bakım altındaki çocukların sağlıklı ortamlarda büyümelerine önem gösteriyoruz. Bu kapsamda halihazırda 1185 çocuk evi, 115 çocuk evleri sitesi ve 62 ihtisaslaştırılmış çocuk evleri sitesi aracılığıyla 15 bin çocuğun aile ortamında büyümelerini sağlıyoruz." bilgisini verdi. Çocukların içinde yaşadıkları ortamın iyileştirilmesi ve yaşam kalitelerinin artırılması amacıyla eski koğuş tipi yuva anlayışını geride bıraktıklarını bildiren Göktaş, şunları kaydetti: "Çok sayıda çocuğun barındırıldığı büyük fiziksel binalar ve koğuş tipi yapılar yerine aile ortamına en yakın ev tipi yatılı sosyal hizmet birimleri olan çocuk evleri ve çocuk evleri sitelerini hayata geçirdik. Çocuklarımız artık aile sıcaklığını hissedebileceği, yaş gruplarına uygun inşa edilen ev tipi kuruluşlarda kalıyor. Çocukların aile birlik ve bütünlüğü içinde büyümelerini sağlamak koruma hizmetlerimizin temelini oluşturuyor. Fiziksel dönüşüm çalışmalarıyla personel yapılarında da önemli değişiklikleri hayata geçirdik. 2002'de 20-25 çocuğa bir bakım personeliyle hizmet verilirken, şimdi 2 çocuğa bir bakım personeliyle hizmet veriyoruz." Bakan Göktaş, kuruluşlarda görev yapan bakım personelinin psikoloji, çocuk gelişimi, eğitim, sağlık ve sosyal hizmet gibi lisans programlarından mezun olduklarının altını çizerek, "Personel eğitimlerine çok önem veriyoruz. Bakım personelinin niteliğinin artırılması amacıyla oryantasyon eğitimleriyle hizmet içi eğitimler gerçekleştiriyoruz." ifadesini kullandı.

Çocuklarda boy uzaması sağlık göstergesi Haber

Çocuklarda boy uzaması sağlık göstergesi

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Emel Ünsür “15 Nisan Büyümenin İzlenmesi Günü” vesilesiyle çocukların büyüme ve gelişme takiplerinin özellikle hasta olmadıkları dönemlerde yakından takip edilmesi gerektiğini vurguladı. Çocuklarda sağlık değerlendirmesinin en temel göstergesinin “büyüme ve gelişme” olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Ünsür, “Büyüme vücudumuzdaki hücre ve organların kütle ve hacim olarak büyümesi, gelişme, kütle ve hacim olarak gelişen organların işlem ve fonksiyon kazanmasıdır. Sağlıklı bir nesil yetiştirebilmek için çocuklarımızın büyüme ve gelişmelerini yakından takip etmemiz gerekiyor” diye konuştu.  “Büyümenin en hızlı olduğu dönem anne karnındaki dönemdir”  Özellikle toplumumuzda yalnızca hasta olunduğu zaman doktora gitme kültürünün çok yaygın olduğuna işaret eden Doç. Dr. Ünsür, anne babalara sağlıklı çocuklar yetiştirebilmek için büyüme ve gelişme takiplerini hasta olmadıkları dönemlerde de önemseyerek, çocuklarının kontrollerinin periyodik olarak yaptırmalarını önerdi. Büyümenin anne karnında başladığını ve en hızlı büyümenin bu dönemde gerçekleştiğini belirten Doç. Dr. Ünsür, “0-1 yaş arası büyümenin anne karnından sonra en hızlı olduğu dönemdir. Organlarımızın fonksiyon kazanması açısından da çok önemli bir dönemdir. 1-2 yaş arasında daha çok gelişim ön plana çıkar. Daha çok psikososyal, mental ve zihinsel gelişim burada gerçekleşir. Bu dönemlerde çocuklarımızın yakın takibini yaparak, büyüme ve gelişmelerini olumsuz etkileyen durumların varlığını önceden tespit etmek oldukça önemlidir” diye konuştu.  “Baş çevresi ise beyin gelişimini gösteren en önemli bulgudur”  Büyüme denilince, öncelikle boy, kilo ve baş çevresi artımından bahsettiklerini aktaran Doç. Dr. Ünsür, “Sağlıklı doğmuş bir bebek, yaklaşık 3 buçuk kilogramdır. İlk 3 ayda genellikle ayda 1 kilo almalarını isteriz. Daha sonra bu kilo alımları yavaş yavaş azalmaya başlar. Haftalık olarak, 100-150 grama kadar düşer. Genellikle 5’inci ayda doğum kilolarının 2 katına erişirler. 1 yaşında da 3 katına erişirler. Boy açısından 50 santimetre doğan sağlıklı bir bebek 1 yaşına geldiğinde 75 santimetreyi bulur” dedi.  Doç. Dr. Ünsür, baş çevresinin “beyin gelişimini gösteren en önemli bulgu” olduğunun altını çizerek baş çevresini de sıkıca takip etmenin beyin gelişimi açısından oldukça önemli olduğunu söyledi. İlk yılda yapılan kontrollerle, büyüme evrelerinde duraklama olup olmadığını tespit etmeye çalıştıklarını sözlerine ekledi.  “2 yaştan sonra 6 ayda bir kontrol gerekir”  Eğer büyüme çizgilerine uygun gitmeyen, problemli bir durum varsa bununla ilgili araştırma yaptıklarına değinen Doç. Dr. Ünsür, şunları dile getirdi:  "Genellikle kalıtımsal faktörlerle birlikte boy ve kilo artışı sağlığın en önemli göstergesi olduğundan; büyümede meydana gelen duraklama da genetik faktörlerin göz önünde bulundurularak hormonal durum ve çevre ile ilgili faktörlerden beslenme ile ilgili bir problem olup olmadığını araştırmak gerekir."  Doç. Dr. Ünsür, anne babalara; bebeklerin 0-1 yaş arasında; ilk ayda haftalık; 1- 6 ay arası ayda bir, 6- 12 ay arasında 3 ayda bir; 1-2 yaş arasında 3 ayda bir; 2 - 6 yaş 6 ayda bir, 6 yaştan ergenlik sonuna kadar yılda bir büyüme parametreleriyle ilgili kontrol yaptırmalarını önerdi.

Çocuklarda akut apandisite dikkat! Haber

Çocuklarda akut apandisite dikkat!

Medical Point Gaziantep Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Haluk Ceylan, çocuklarda sık görülen akut apandisit hastalığına dikkat çekti. Kalın barsağın hemen başlangıcında bulunan, dilimizde “kör barsak” olarak adlandırılan appendiksin, 4-5mm çaplı, genellikle 8-12cm uzunlukta, bir ucu kör sonlanan bir barsak parçası olduğunu belirten Prof. Dr. Ceylan, appendiksin pek çok kimse tarafından faydasız bir organ olarak düşünüldüğünü, ancak bu organın, insan bağışıklık sistemine katkı sağladığı yönünde bilimsel kanıtlar olduğunu belirtti ve bu nedenle gereksiz apandisit ameliyatlarının önüne geçilmesi için, apandisit şüphesi olan çocukların bir çocuk cerrahı tarafından dikkatle değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Medical Point Gaziantep Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Haluk Ceylan Apandisit hastalığının nasıl oluştuğuna ve nasıl belirti verdiği hakkında sözlerine şöyle devam etti: “Appendiksin içindeki boşluğun tıkanması sonucunda organda iltahaplanma başlar ve apandisit hastalığı oluşur. Karın ağrısı, apandisit hastalığında çocukta gözlenen ilk ve en önemli şikayettir. Mide bulantısı, kusma, iştahsızlık, yüksek ateş, halsizlik apandisit hastalığında çocukta görülebilen diğer şikayetlerin bazılarıdır. Şu hiçbir zaman unutulmamalıdır: Karın ağrısı genel olarak çocuklarda çok sık karşılaşılan bir şikayettir Bu nedenle her karın ağrısı şikayeti olan çocuk, yeterince irdelenmeden apandisit teşhisi asla konmamalı, gereksiz ameliyatlardan kaçınılmalıdır. Çocukta yukarıda belirtilen şikayetler mevcutsa vakit kaybetmeden acil servise ya da bir çocuk doktoruna başvurulmalıdır. Çocuğu muayene eden hekim, hastada apandisit olabileceğini düşünürse çocuk cerrahının hastayı muayene etmesini isteyebilir.  Çocuk cerrahı hastayı muayene ettikten sonra kan sayımı, idrar tahlili, karın filmi ve ultrason isteyecektir. Apandisit öntanısı düşünülen hastalarda bazan bilgisayarlı tomografi incelemesi gerekebilir. Çocukta apandisit şüpheliyse ve ameliyat etme ya da etmeme konusunda karar verilemiyorsa, hasta izlem amacıyla çocuk cerrahisi kliniğine yatırılararak takip altına alınabilir. Bu takip sırasında çocuk aralıklı muayenelerle kontrol edilir, gerekirse kan tahlillleri tekrarlanabilir. İzlem süresi 24 saati bulabilir. Takip altındaki hastanın şikayetlerinde ve muayene bulgularında gerileme olmadığı taktirde çocuk cerrahı ameliyata karar verebilir. Günümüz klasik tıp pratiğinde apandisitin tedavi yöntemi cerrahidir. Ameliyatta iltahaplı apendiks çıkarılır. Çocuk acil şartlarda ameliyat edilir. Ameliyata karar verildikten sonra çocuğa serum, antibiyotik ve ağrı kesici ile tedavi başlanır. Bu şekilde kontrol altına alınan hasta saatler içinde ameliyata alınır. Son zamanlarda yapılan bilimsel çalışmalarda; gece geç saatlerde apandisit teşhisi konulduğunda, çocuğun ameliyatı için sabah saatlerinin beklenmesinin hastaya bir zarar vermediği ortaya konmuştur. Ameliyat genel anestezi (narkoz) ile hasta uyutulduktan sonra gerçekleştirilir. Apandisit ameliyatı laparoskopik (kapalı ameliyat) ya da açık olarak yapılabilir. Çocuk cerrahisinde laparoskopik ameliyat öncelikle tercih edilmelidir. Çünkü laparoskopik ameliyattan sonra ağrı daha az olmakta, hasta normal günlük hayatına daha çavuk dönmekte, kozmetik olarak daha iyi sonuçlar elde edilmektedir. Apandisit ameliyatı çocuk cerrahlarının sık yaptığı acil operasyondur. Zamanında ve emin ellerde ameliyat edilen çocuklarda komplikasyon (ameliyata bağlı olarak sonradan ortaya çıkan sağlık sorunları) gelişme ihtimali oldukça düşüktür. Çocuk cerrahı, ameliyat sonrası ortaya çıkabilecek komplikasyonlar konusunda anne ve babayı çok iyi bilgilendirmeli, ameliyat öncesinde bu gerçekleri hasta sahiplerinden saklamamalıdır. Ameliyat sonrasında gelişen yara yeri enfeksiyonu ve yara açılması en sık karşılaşılan komplikasyonlardır ve nisbeten kolay tedavi edilir. Nadir de olsa önemli komplikasyonlar gelişebilir; bunlar karın içi abseler ve barsak yapışıklılarıdır. Ameliyat sonrası gelişen komplikasyonlar ek tedaviler gerektirebilir ve bu nedenle çocuğun hastanede yatış süresi uzayabilir.” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.