Kutlama etkinliğine Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan, CHP Gaziantep İl Başkanı Lütfü Demir, Gaziantep Eczacılar Odası Başkanı İrfan Demirci ve çok sayıda eczacı katıldı. Çelenk sunumu, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan etkinlikte Gaziantep Eczacılar Odası Genel Sekreteri Serdari Dalsüren açıklamalarda bulundu. Dalsüren, “Eczacılar olarak tüm vatandaşlarımıza din, dil, ırk, mezhep ve sosyal sınıf ayrımı yapmadan eczanelerimize gelen tüm vatandaşlara en yüksek kaliteli ürünleri ve hizmeti sunmaya çalışıyoruz. Bizler bu hizmeti her türlü olumsuzluğa rağmen sunmaya devam ediyoruz. SGK bilgisayar sistemleri çalışmasa da eczacı ablalar, ağabeyler, amcalar, teyzeler hastaları ilaçsız bırakmaz. Depolarda ilaç bulunmasa bile eczacı, diğer eczanelerden ilacı bularak hastaya verir. Bir ilaç alım protokolü olmamasına rağmen devletimize olan güvenle ülkemizde barınan 4 milyonun üzerindeki Suriyeliye ilaç hizmeti veriyoruz. Bu açıdan bakılırsa eczacının sağlık ve ilaç hizmetinin sunumunda ne denli vazgeçilmez bir unsur olduğu açıkça görülür.”
ECZACI SAĞLIĞIN VAZGEÇİLMEZİDİR.
“6197 sayılı eczaneler ve eczacılar hakkındaki kanunda 2012 ‘de yapılan bir düzenleme ile 2013 yılından itibaren eczacılık fakültelerine girmeye hak kazanan öğrencilere mezun olduklarında serbest eczane açmadan önce bir yıl yardımcı eczacılık yapama zorunluluğu getirildi. Bu uygulama genç meslektaşlarımızın eczanenin multidisipliner ortamına girdiklerinde yaşadıkları sıkıntıları azaltma yönünde olumlu bir uygulama olmakla beraber, yardımcı eczacılık kılavuzunda olması gereken görev ve sorumluluklar bölümünün yetersizliği nedeniyle büyük eksikliklerle yürürlüğe konuldu.2018 haziran mezunları yardımcı eczacılık kılavuzunun geç yayımlanması nedeniyle yaklaşık 4 ay belirsizlikler içinde bekledi ve mağduriyet yaşadı. Yardımcı eczacılık kavramını içi en kısa zamanda doldurulmalı, hem yardımcı eczacının hem de yardımcı eczacı istihdam edecek eczacının hak ve sorumlulukları net olarak belirlenmelidir. Yardımcı eczacılık sürecinin veriminin arttırılması amacıyla eğitim programları geliştirilmelidir. Aynı şekilde yıllık olarak belli bir miktar ciro ve reçete sayısının aşılması durumunda istihdam edilmesi gereken ikinci eczacıların da ilaç ve eczacılık hizmetine katkılarının arttırılabilmesi için eğitim programları oluşturulmalı, hak ve sorumlulukları belirlenmelidir.”
“ECZACININ DANIŞMAN KİMLİĞİ ÖNEMLİDİR”
“Eczacının ilaç kullanımında etkinliğinin arttırılması kamunun ilaç harcamalarının azaltılmasını, ihtiyaçtan fazla ilaç kullanımının önüne geçerek halk ve çevre sağlığının korunmasının yolunu açar. Bu amaçla eczacının danışman kimliğini ön plana çıkaracak uygulamalar hayata geçirilmelidir. Halkın en kolay ulaştığı sağlık danışmanı olan eczacılar; hastalarına ilaç-ilaç etkileşimi, ilaç besin etkileşimi ve kullanım dozu-sıklığı gibi konularda bilgi vererek daha az ilaçla daha yüksek etki sağlanmasına katkı verebilirler. Ancak hastane eczacılarına verilen satın alma komisyon üyeliği, taşınır mal kayıt sorumluluğu gibi işler nedeniyle hasta ile teması azalmakta ve danışman kimliğinden yeterince yararlanılamamaktadır. Yine serbest eczanelerde ise sağlık uygulama tebliğinden kaynaklanan reçete karşılama sürecinin uzunluğu ve hastalarla yaşanan muayene katkı payı, reçete katkı payı tutarlarının tahsilatı tartışmaları eczacıyı asıl görevi olan danışmanlık görevinden alıkoymaktadır. Eczacılar muayene katkı payı tahsildarlığı yapmaktan ve bu sebeple hastaları ile karşı karşıya gelmekten kurtulmalıdır.”
“CEPTEN YAPILAN SAĞLIK HARCAMALARI ARTTI”
“Bugün geldiğimiz noktada halkın cepten yaptığı sağlık harcamaları çok fazla çeşit ve de yüksek miktarlardadır. Sağlıkta dönüşüm programı ile cepten yapılan sağlık harcamaları giderek çeşitlenmiş ve toplam sağlık harcamalarının yüzde 20’sine tekabül eden yıllık 30 milyar lira seviyelerine ulaşmıştır. Kamunun sağlığa ayırdığı pay yıllara göre artış göstermekte ancak hala OECD ortalamasının yarısındadır.”
“İLAÇ İTHALATINDA SORUN YAŞANIYOR”
“82 milyonluk nüfusu ile Türkiye, çokuluslu ilaç firmaları için son derece geniş bir pazardır. Türkiye’de yerli ilaç üreticisi sayısı bir elin parmaklarının sayısından azdır. Daha da vahimi hiçbir yerli ilaç molekülümüz yoktur. 1,2 trilyon dolarlık dünya ilaç pazarında Türkiye sadece 1 milyar dolarlık bir ihracata sahiptir. Bununda hammadde girdilerinin büyük kısmı ithalata dayalıdır. Bugün Türkiye’de kullanılan her 100 kutu ilacın 70’i yerli üretimdir ancak ciro olarak baktığımızda bu oran %45’e düşmektedir. Kullandığımız aşıların tamamını ithal etmekteyiz. Stratejik bir ürün olan ilaçta dışa bağımlılığın azaltılması için ivedi şekilde tedbirler alınması gerekmektedir. İlaçta dışa bağımlılık ilaç yokluğuna yol açmaktadır. Euro kurunun 6,50 TL’yi aştığı bir ortamda ilaç fiyat hesabında kurun 3,40 TL’den hesaplanması sonucu ilaç ithalatında sorunlar yaşanmaktadır. Bu ilaçlar ağrı kesiciler ve göz damlaları olabildiği gibi son derece ciddi hastalıklarda kullanılan benzeri bulunmayan ilaçlar da olabilmektedir.”
“MALİ SIKINTILARA YOL AÇTI”
“Eczanelerimizde ilaç yokluğunun dışında artan işletme giderleri ve genel karlılığın azalması nedeniyle finansman sorunları da yaşamaktayız. Eczacıların banka kredisi kullanım oranları sürekli yükselmektedir. 2018 ağustos ayında yaşanan kur dalgalanması nedeniyle ilaç depolarının satış vadelerini kısaltması da ciddi mali sıkıntılara yol açmıştır. Sağlık uygulama tebliğinde yapılan değişikliklerin sıklığı ve kullanılan ifadelerin muğlaklığı da çeşitli sorunlar oluşturmaktadır. Eczacı reçetede yazılan ilacı gördüğünde etki, yan etki, etkileşim yerine ödenme koşullarını düşünür hale gelmiştir.”
İLAÇTA REKLAM HALK SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR.
“Sağlık beyanı ile yazılı-görsel basında halka sunulan ürünler ciddi sorun oluşturuyor. Üretim ve satış aşamasında kontrol ve denetimleri zayıf olan besin destek, gıda takviyesi adı altında halka sunulan bu ürünler reklam yoluyla önemli satış ciroları yapmaktadır. İçeriği, üretim koşulları, belirtilen özellikleri konusunda dikkatli kullanılması gereken bu ürünlerin halk sağlığını tehdit etmemesi için sağlık bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmalı ve denetlenmelidir” diyerek sözlerini noktaladı.
M.TÜRKMEN