"Gıda güvencesi sağlanmalı"

Koronavirüs salgını ile birlikte başta gıda ürünleri olmak üzere temel tüketim maddelerine büyük oranlarda zam geldi. Yaşanan durum karşısında vatandaşlar, keyfi zamlara tepki gösterirken, denetim mekanizmasının bu süreçte etkin şekilde çalıştırılmadığını ileri sürdüler. Her geçen gün artış gösteren fiyatların, vatandaşın ekonomisini olumsuz etkilediği gözlemlendi.   DENETİM MEKANİZMASI YETERSİZ   Son olarak Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Ekonomik Güven Endeksi verileri de vatandaşın görüşlerini haklı çıkardı. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre, , 2020 nisan dönemi ekonomik güven endeksi mart ayında 91,8 iken, nisan ayında yüzde 44,1 oranında azalarak 51,3 değerine düştü. Tüketici Güven Endeksinin bu orandaki düşüşü karşısında denetim mekanizmalarının daha etkin işletilmesi gerekliliği ortaya çıkarken, bu mekanizmaların denetimlerdeki yetersizliği de eleştirilen hedefinde yer aldı.   TEMEL TÜKETİM ÜRÜNLERİNE YÜZDE 17 ZAM   Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Onur Aydın, Türkiye'nin gündeminde de yer alan Gıda Güvencesi konusuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Aydın, "Covid 19 salgını vatandaşların su, temizlik malzemeleri ve enerji maliyetlerini de arttırmış olduğunu görüyoruz. Mart ayı gıda enflasyon rakamlarına bakıldığında TÜİK verilerine göre gıda üretici fiyatlarının yüzde 17,39 oranında zamlandığını görüyoruz. Bir de bunlara yüzde 100'lerin üzerinde zamlanan dezenfektan ve artan temizlik kimyasalı ihtiyacını eklediğimizde, asgari ücreti temel ihtiyaçlarına zaten yettiremeyen vatandaşların; bu aylarda alım gücü açısından oldukça sıkıntılı bir döneme girdiğini görüyoruz."   DEVLETİN GÖREVİ!   Gıda Güvencesi'nin iktidarların vatandaşlarına karşı en temel ödev ve sorumluluğu olduğunu kaydeden Aydın, " Gıda güvencesini önemsiyor ve devletlerin vatandaşlarına karşı temel ödevi ve sorumluluğu olduğunu düşünüyoruz. Gıda güvencesi derken neden bahsediyoruz peki, ‘Gıda güvencesi vatandaşların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için gerekli olan beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya fiziksel ve ekonomik bakımdan sürekli erişebilmeleri durumu’ demektir. Devletler tarım, gıda, hayvancılık ve iktisadi politikaları ile vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayacak nitelik ve miktarda gıdayı sağlamalı; işsiz ve yoksul kesim dahil herkesin bu temel hakka erişimini sağlamalıdır. Covid 19 günlerinde bile sokakta çöpten gıda toplayan insanları görüyoruz, gıda güvencesinin iktidarın temel görevi olduğunu tekrar hatırlatıyoruz."   "TEMEL GIDA MADDELERİNE BİLE ERİŞİLEMİYOR"   "Merkezi yönetimler ve tek merkezden yönetilen yapıların böyle krizlerde aslında ne kadar hantal ve işlevsiz olduğunu tekrar gördük. Bir merkezden 783 bin km2 de yaşayan 85 milyon insana gıda, maske ve yardım sağlamaya çalışmak işlevsel ve etkin değildir. Birçok insan halen maskeye ulaşamadı, en temel kişisel koruyucuya erişemedi. Satışı da yasak; "ee vatandaş ne yapacak?" Bakkala kasaba, işine gücüne nasıl gidecek? Belediyelerin yardım toplaması ve dağıtması engellendi, hepsini merkezi olarak yönetmeye çalışıldı, peki sonuç? Binlerce insan zaten açlık sınırındayken şimdi temel gıda ihtiyaçlarına bile erişmiyor. Milyonlarca insan maske bulamadığı için kontamine maskeleri defalarca kullanmak zorunda kalıyor. Kolonya ve dezenfektanlar hem dövizden hem de artan talepten dolayı el yakarken, temel gıda ihtiyaçlarını karşılamak, azalan maaşlar ve artan zamlarla imkansızlaşırken; herşey yolundaymış gibi yapmak mümkün değil!"   VATANDAŞ, YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA YAŞIYOR   Yoksulluk sınırı 4 kişilik bir aile için yaklaşık 7 bin 750 TL olduğunu belirten Aydın, "Yani ülkemizin büyük bir çoğunluğu yoksulluk sınırın zaten altında; covid 19 salgını ile birlikte yoksulluk sınırının yükseldiğini fakat işçinin alım gücünün düştüğünü görüyoruz. Kısa çalışma ödeneği bir ailenin en temel beslenme ihtiyaçları için bile yeterli değil! 3.2 milyon işçi adına 291 bin işveren bu ödeneğe başvurmuş olduğunu biliyoruz. Covid kapsamında alınan ekonomik tedbirler işverenleri memnun etse de; işçiye ve emekçiye henüz hiç bir şey yok. Bu durumda milyonlarca aile aylık 1700 tl ile yaşamak zorunda kalacak, bu ailelere düzenli gıda ve temizlik malzemesi yardımı yapılmalı, artan fiyatlar karşısında sağlıksız ve güvensiz bir ortama sürüklenmemelidir. 3.2 milyon işçi adına 291 bin işveren bu ödeneğe başvurmuş olduğunu biliyoruz."   GÜVEN ENDEKSİ YÜZDE 44 ORANINDA AZALDI   "Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2020 nisan dönemi ekonomik güven endeksi mart ayında 91,8 iken, nisan ayında yüzde 44,1 oranında azalarak 51,3 değerine düştü" diyen Aydın, "Tüketici güven endeksi bir önceki aya göre nisan ayında yüzde 5,8 oranında azalarak 54,9 değerini, reel kesim güven endeksi bir önceki aya göre yüzde 36,8 oranında azalarak 62,3 değerini, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 50,1 oranında azalarak 46,1 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 26,0 oranında azalarak 75,2 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 42,2 oranında azalarak 44,7 değerini aldı. Güven endeksinin 100 puanın altında olması ekonomik politikaların ve uygulamaların kötüye gidişinin göstergesidir. Vatandaş ve esnaf ekonominin yönetimini hane gelirine ve alım gücüne etkisi üzerinden değerlendirmekte; 2018 den bu güne kadar artan gıda fiyatlarını, enflasyon karşısında eriyen alım gücü ile ilgili umutsuz olduğunu göstermektedir" diye konuştu. A.DUMAN