Yaşam her kişiye eşit değildir ve her kişi farklı yaşıyor.
Kendisine sunulanı yaşarken, düşüncelerini, değer yargılarını, yaşama ve dünyaya bakışını da yaşadığı yaşam, yetiştiği aile, çevre şekillendiriyor. Bir kişi için önemli olan, değerli olan öteki kişi için sıradan olabiliyor. Hatta hiç anlamsız olabiliyor. Bu noktada da insanlar arasında anlaşmazlık, iletişim kopuklukları başlıyor.
İnsan ilişkilerinde en önemli değer, inanın insana olan güveni ve insana kendisinin değerli olduğunu hissettirmesidir.
İnsanın insana güveni, kişilerin birbirine olan saygısıyla, inancıyla mümkündür. Bu inancın içinde kişinin verdiği sözü tutması büyük yer alır. Eskiler “söz ağızdan çıkar” derlerdi. Söz konusu ağız da insan ağzıydı. Demek ki ağzından çıkan sözü yerine getiren kişiydi takdire değer kişi.
İstisnaları olsa da günümüzde ayaküstü söz vermeler çoğaldığı gibi verilen sözü yerine getirmeyenler de türlü türlü nedenler öne sürülerek çoğaldı. Oysa asla ve asla ölüm, kaza, hastalık dışında, nedeni ne olursa olsun kabul edilemez durumlar vardır.
İkinci kişi birinci kişiye güvenerek üçüncü kişiye söz veriş olabilir. Bu sözün ucunda kişinin yaşamı olabilir. Ve elinde olmayan nedenlerle sözü yerine getiremeyen kişinin, tabiri caizse saygınlığı, güvenirliği ayaklar altına inebilir. Kişi en değerliyken değersiz olabilir.
Oysa insana değer veren, insana değerli olduğunu hissettiren insan mükemmel insandır.
Çünkü o bir kişiye değerli olduğunu hissettirirken aynı zamanda o kişinin yaşamdan zevk almasını, yaptığı işin en iyisini yapmasını, bir fazla üretmesini ve insanlara karşı iyi niyetli olmasını da sağlamış olur.
En önemlisi ise,
Sevgiyle…