Gözden Çıkarılan Eğitim!

6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ilinin, Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 ve 7, 6 şiddetindeki iki ayrı deprem ve artçı sarsıntıları on ilimizde büyük can kayıpları ve yıkımlara neden oldu.

Kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları halen devam ederken eğitim ile ilgili Yüksek Öğretim Kurulundan, üniversitelerin uzaktan eğitime geçildiğine dair; Milli Eğitim Bakanlığından da, deprem bölgesinde yer alan on ilde 1 Mart 2023, diğer illerde 20 Şubat 2023 tarihine kadar eğitime ara verildiğine dair iki ayrı açıklama geldi. Her iki açıklamayı ayrı ayrı değerlendirmeden önce şunu ifade etmek gerekir ki, MEB ve YÖK’ün aklına, olağanüstü durumlarda, başka seçenekleri değerlendirmeden önce, ilk olarak eğitime ara vermek geliyor!

MEB’in, on ilde eğitime ara verme kararının isabetli olduğundan bahisle, diğer illerde ilk ve orta dereceli okullarda neden eğitime ara verildiğini anlamak mümkün değildir! Gerekçe olarak pansiyonlu okulların depremzedelere tahsis edilmesinin ileri sürülmesi yeterli bir gerekçe değildir.

Benzer gerekçe, YÖK’ün üniversitelerin, uzaktan eğitime geçme kararı için de ileri sürülüyor.

Oysa eğitim, toplumun geleceği düşünülerek savaş koşullarında dahi devam etmesi gereken bir faaliyetken, YÖK ve MEB tarafından hemen gözden çıkarılan bir faaliyet haline dönüştürülmüştür.

İster ilk ve orta dereceli okullarda öğrenim gören öğrenciler olsun, isterse yüksek öğretim kademesinde öğrenim gören çocuklarımız olsun pandemi nedeniyle zaten bir buçuk yıllarını uzaktan eğitimle geçirdi. Bu süreçte MEB’in rakamlarıyla altı milyonu aşkın öğrenci uzaktan eğitime erişemedi. Yüksek öğrenimle ilgili rakamların da benzer oranlarda olduğunu ifade edebiliriz. Durum bu derece vahimken, üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesi ve deprem olmayan illerde eğitim öğretim faaliyetlerine 20 Şubat’a kadar ara verilmesi, pandemi nedeniyle oluşan öğrenme kayıplarını arttıracak, bu kuşağın geleceğini heba edecektir.

YÖK ve MEB’in kararlarında ileri sürülen, pansiyon ve KYK yurtlarının depremzedelere tahsis edilmesi gerekçesi, başkaca önlemlerle ikame edilebilirdi. Bu önlemler;

-Kamu kurumlarının misafirhane ve tatil sitelerinin,

- Zaten öğretmenlerin dışında herkesin konakladığı öğretmenevlerinin,

-TOKİ tarafından yapımı tamamlanmış konutların,

-Otel, motel ve tatil sitelerinin oda kapasitesinin belirli bir oranının, depremzedelere tahsisiyle bu sorun rahatlıkla çözülebilirdi.

Gaziantep’te görev yapan, depremi Gaziantep’te yaşamış ve yakınlarını kaybetmiş bir öğretmen olarak, uzaktan eğitime geçilmesi veya eğitim öğretime ara verilmesi en son düşünülmesi gereken seçenekler olması gerekirken, maalesef ilk akla gelen seçenek olmaktadır. Bu durum, karar alıcıların eğitimi gözden çıkarıp çıkarmadığı sorusunu akla getirmektedir.

Bu bağlamda YÖK ve MEB’i, kararlarını yeniden değerlendirmeye davet ediyoruz.