Bu yazı cumartesi günü yazıldı.
Pazar neler getirir, neler götürür bilemem…
Ama…
Gezi eylemleri hedefine ulaşmış gibi.
***
Gibi diyorum çünkü; şu anda görünen o ki, “herkes değişebilir ama ben değişmem” diye direnenler bile “anlaşma mod una” girmiş gibi. Bu da beyinlerdeki “aklıselim” mekanizmasının çalışmaya başladığının göstergesi.
***
Onun için “GEZİ PARKÇILARIN” hedefe ulaşmış gibi görünen, her türlü takdiri hak eden hareketlerini “tadında” bırakmaları, herkesten alkış alacaktır.
Ve yapılması gereken de budur.
Sidik yarışına hiç gerek yok, bu harekete de böyle bir davranış yakışmaz.
***
Pazar günü ne getiri ne götürür bilinmez demiştim. Bunu derken de umudum akliselimin galip geleceğiydi.
Öyle de oldu gibi.
“Buyurun, biz sizin verdiğiniz sözde duracağınız umuduyla işte tasımızı tarağımızı topluyoruz.”
Dendi.
***
Ola ki, tıraş olmak için berbere gittik. Berber yanlışlıkla saçımızı kökünden kazıdı. Bunu tamiri mümkün olmayan bir olay haline getirmeye hiç gerek yok.
Saçımızın kökü bizde… Bir şekilde o saç yeniden çıkar.
***
Ve…
Direnişe devam denildi…
Ama…
Direniş reformize edilerek…
Gezi Parkının giriş merdivenlerindeki barikatlar kaldırıldı. Parktaki bütün çadırların sökülmesine karar verildi. İsteyen parti ve kuruluşların kendilerini tek bir çadırla sembolik olarak temsil etmeleri kararı alındı…
***
Bütün bunlar sadece ve sadece iyi niyetin göstergesi olmalı.
***
Dün:
Taksim de, bazı toplantılara izin verilmezken,
Bugün:
Pazar günü İstanbul mitingimiz var. Taksim Meydanı boşaldı boşaldı. Boşalmadığı takdirde artık bu ülkenin güçleri orayı boşaltmayı bilir…
Deniyor…
***
Haydi hayırlısı…
İtidal! İtidal!! İtidal!!!...
Hoşgörü! Hoşgörü!! Hoşgörü!!!...