GAZİANTEP'İN ŞEKERLERİ

            Bu yazım İstanbul’da neşrolunan Kırkayak Dergisinde yayımlandı. Bu dergi hemşerilerimizin çoğunun eline geçmediği için, yazıda ufak tefek değişiklik yaparak gazetemizde de yayınlamak istedim.

            Buyurun, Gaziantep’in Şekerlerini…

            xxx

            Gaziantep’e has birçok nesne ve olayların tarihe karışıp kaybolması gibi bugün bir tanesine bile rastlayamadığımız şekerlerimiz de tarihe karışıp, silinip gitmiştir.

Çocukların bayıldığı ne güzel şekerlerimiz vardı.

            Çocukluk yıllarımızda bu şekerlere erişebilmek için el öpmeler mi dersiniz, nenelerimizin etrafında fırıldak dönmeler mi dersiniz? Ne oyunlar yapardık.

            Hani, her birinin ayrı tadı ve görüntüsü olan Tespih Şekeri bugün nerede?

            Şuruplu Şeker, Horozşekeri, Baston Şeker, Metelik Şekeri Nerede?

            Kartlı Şekerimizden de eser yok.        

            Bahar ve Yaz aylarında Gazianteplilerin kıra gittiklerinde, küçük bir tepsiye dizili külahlarda ki nane şekeri satıcılarının:

           

Şekerim nane, nane

Halil Zor al bir tane

At elini cebine

Param yok hep bahane.

 

Gibi maniler de duyulmuyor artık.

xxx

Şuruplu Şekeri Şuyabatmaz Mahallesi, halk tarafından Nakip Sokağı olarak bilinen Übeydullah sokaktaki evlerin birinde ikamet eden bir kadın imal ederdi. 6 tanesini beş kuruşa verirdi. Çocuklar aldıkları şekerleri bakır bir sahan içinde, sokakları dolaşarak yine kendi gibi çocuklara “Şuruplu Şeker, parayı cepten çeker, parası olmayan burnunu çeker” diye bağıra bağıra tanesini bir kuruşa satarlardı.

Beş kuruş yatırıma bir kuruş kâr fena sayılmazdı.

Serçeparmak boyunda, koni şeklinde, içi şeker şurubu ile dolu Şuruplu Şekerin önce ince ucu ısırılarak şurubu emilir sonrada yenirdi.

xxx

            Metelik şekerini leblebiciler yapardı. Şekere, madeni para büyüklüğünde olduğu ve paraya benzediği için Metelik Şekeri derlerdi.

Yapılan şekerin bir kısmına boya kattıklarından pembeli beyazlı görüntüsü çocukları cezbederdi.

            Toz şekerin, az suda eritilip bir iki taşım kaynatıldıktan sonra bez bir torbaya konup sıkarak, madeni para büyüklüğünde ince kâğıtlar üzerine dökmek suretiyle imal edilen bu şekerin tatlı oluşundan başka bir lezzeti yoktu.

            xxx  

            Kartlı Şekerin mucidi Rahmetli Mehmet Emin Güzel’di. Küçük kesme şekerin büyüklüğünde olan şeker özel kâğıtlara (kartlara) sarılıp satışa sunulmuştu.

            Mehmet Emin Güzel’in bu özel kâğıtlarının iç yüzü, zanaatkârların ne iş yaptıklarının resmi, dışı da firmanın unvanı olan bozkurt resmi ve yıldızlarla bezenmişti.    

            1 den 50 ye kadar numaralı bu kartlı şekerin, kartlarından seri tamamlayanlara ikramiye vaat edilmişti. Ancak hiçbir kimse seriyi tamamlayamamıştı. Çünkü 35 numaralı kart basılmamıştı. Bu durumu sonradan, Mehmet Emin Beyin oğlu Orta Ticaret Okulundan arkadaşım Rahmetli Yaşar Güzel'den öğrenmiştim.

            Şeker gramla satılır, alan çocuklar da tanesini bir kuruşa satardı. Gerek şeker, gerekse kartları çocuklar için bir oyun aracıydı da.

            Beş tane Kartlı Şeker yan yana dizilir, iki kişiden her biri birer ucundan başlayarak şekerleri açmaya başlar; en son kimin kartındaki sayı büyükse o kazanırdı. Kartlarla da sayı büyüklüğü veya tek çift oyunu oynanırdı.

            Kartlı Şeker satışı herhalde iyi gitmiş olacak ki bir süre sonra şeker imalat ve ticaretiyle uğraşan Altınfil firması da Kartlı Şeker üretimine başlamıştı. Hatırladığım kadarıyla Bozkurt firmasının Kartlı Şekeri revaçtaydı.

            Bugün, Mehmet Emin Güzel’in Bozkurt Şekerleme ismiyle Kadıkasteli’ndeki dükkânı gibi bir dükkana maalesef rastlayamıyoruz.

            xxx

            Sarı, yeşil, kırmızı, pembe rengârenk olan Tespih Şekerini yerel şekerciler yapardı. Bir karış iplik üzerinde, tespih taneleri gibi dizili şekerler, iplerinden tek, tek çekilmek suretiyle yenirdi.

            xxx

            Baston Şeker, tenekeciler tarafından yapılan, elde taşınabilen Gaziantep’e has “Camekan” adıyla söylenen bir kap içinde satılırdı. Şekerin seyyar satıcıları aynı zamanda şekerin yapıcılarıydı.

            Evde yapılan bu şekerler, pipet inceliğinde 20-30 cm. büyüklüğünde idi. Ucu kıvrık olduğu için Baston Şekeri olarak adlandırılırdı.

            Pembe, sarı, yeşil, kırmızı renkli boyalarla uzunluğuna alacalı olarak boyanan bu şekerin10 cm. ve ucu kıvrık olmayanları da vardı.

            Çocuklar şekeri, ucundan somurarak yemeye başlar, sonrada tahammül azalır, çıtır, çıtır yerlerdi.  

xxx

            İsmini anımsayamadığım biri, kalıplarına dökerek yaptığı rengârenk horoz, cami, düdük, tabanca şeklinde şeker yapardı. Üflendiği zaman çalan düdük ve diğerleri cam gibi ince olduğundan kolay kırılır, çıtır çıtır yenirdi. 

            Bu şekerleri genel olarak, camekânlar içinde seyyar satıcılar satardı.

            Evet, bütün bunlar tarih oldular. Kala, kala Elma Şekeri ve Leblebi Şekeri kaldı.