Garaj

Dışarıda fırtınalar kopuyordu. Ağaçlar sallanıyor,rüzgarın uğultulu isyanları duyuluyordu.Neyse ki ev sıcaktı. Elinde kahvesi, koltuğuna oturmuştu. Şöminenin direk karşısına oturmayı sevmezdi.Hafiften üşüme taraftarıydı.Değişik bir kadındı.Yani komşuları arasında öyle söylenirdi.Sabahları evden çok ses geldiğini iddia ederlerdi.

Hâlbuki kadın yalnız yaşıyordu. Çıkaracağı en fazla ses, yıllardır bozuk olan çamaşır makinesinin gümbürtüsü olurdu. Artık yaşlanmıştı zaten. Hareketli bir hayatı yoktu. Hafta sonları torunları onu ziyarete gelirdi. Kocaman olmuşlardı artık ama ziyareti es geçmezlerdi.

Ayağa kalkıp, banyoya yöneldi. Sıcak duşa kendini attı. Kafası şu sıralar çok karışıktı.Komşularıyla çok sohbeti olmadığı için,anlatacak birini de bulamıyordu.Torunlarına anlatmaya başlayınca biz oyun oynayacağız deyip kaçıyorlardı.Bir şey diyemiyordu. Ertesi gün tüm torunları yine kapıdaydı. Onlar sohbet ederken bir kazan dolusu yemek hazırlamaya koyuldu ama birden burnuna tuhaf bir koku geldi.

Komşuların da dikkatini çekmiş olmalıydı ki, hepsi toplanmıştı.Neler olduğunu anlamak için dışarı koştu.Garajının önü insan doluydu.Sorun ne dercesine komşularına baktı. Komşuları garajı açmasını söylüyordu. Neden olduğunu anlayamamıştı ama olayı çözmek istiyordu. Garajın kilidini açar açmaz koku daha da kötüleşmişti. İçerisi kazanlar dolusu çürümüş yemeğe ev sahipliği yapıyordu.

Komşularından biri onu aniden tutup sarstı. Kendine gelmesini istiyordu. Hatırlamaya başlamıştı. Torunları evde değildi.Hiçbir zaman gelmiyorlardı.Her hafta sonu, sabahları, kazanlar dolusu yemeği pişirip buraya koyuyordu.Kendisini suçladığı içindi.Çünkü torunlarının hepsi ona ziyarete gelirken trafik kazasında ölmüşlerdi.Arkasını dönüp evde sohbet eden torunlarına son kez baktı ve garajın kapısını sertçe kapattı.