Sayın yöneticim; kamuoyunda ciddi bir baskı oluştu. Herkes bizden bir açıklama bekliyor.
Oğlum neyi açıklayalım, her şey ayan beyan ortada…
Ne yazık ki durum sıkıntılı sayın yöneticim. Ama üste çıkmazsak bu kamuoyu bizi çiğ çiğ yer. İzin verin bir açıklama hazırlayalım.
Peki öyle olsun. Bizi bu işten sıyıracak nasıl bir açıklama hazırlayacaksın merak ettim.
Başlıyorum, sayın yöneticim; “ Başarılı yöneticimize yönelik, yalan, asılsız ve mesnetsiz haberlerle yürütülen karalama kampanyası…”
Oğlum ne yapıyorsun. Yapılan hangi haber yalandı? Bak açıklama yapalım derken daha da sıvamayalım.
Siz bana bırakın sayın yöneticim. Sıkıştın mı, basına sallayacaksın. Yanımızda yer alanlar inanır buna merak etmeyin. Zaten basının yazdığı haberlerin kaçı doğru ki.
Nasıl devam edeceksin merak ediyorum.
Gazetelerden yer alan haberlerin tamamı, herhangi bir somut dayanağı olmayan, iftira niteliğindeki bilgilerden ibarettir.
Vallahi sen yazarken ben utandım. Bari tamamı yalan demeseydik.
İddialı konuşmazsan kamuoyunu ikna edemezsin sayın yöneticim.
Peki kamuoyunda konuşmalarımız var. O dönemden bu yana da hiç açıklama yapmadık. Bak söylediğimiz bir şeyi getirip önümüze koyarlarsa, rezil oluruz.
Siz merak etmeyin. O zaman da yapacağımız açıklama hazır; “ Söylediklerimiz çarpıtıldı.” Yani “Aslında ben şöyle demek istemiştim, onlar böyle yazmış” der geçeriz.
Vallahi bizi gazetecilerle karşı karşıya getireceksin.
Merak etmeyin onlar bu tür açıklamalara alışkındır. Bugüne kadar kim kabul etmiş, yaptığı yanlışı. Bu ülkede yanlışını inkâr edeceksin. Basın da alışkın zaten günah keçisi olmaya.
Umarım dediğin gibi olur.
Göreceksiniz aynen dediğim gibi olacak. Şimdi çalışanlarınız olarak biz de size bir destek açıklaması yaptık mı, siz bile inanırsınız suçun gazetecilerde olduğuna.
Bu işten sıyırabilirsek, söz seni terfi ettireceğim.
Siz terfi yazımı hazırlatın. Yarın taraftarlarınız alkışlarla karşılayacak sizi. En mağdur, en suçsuz siz olacaksınız.
İnşallah dediğin gibi olur. Hadi tamamla da gönderelim açıklamayı.
Açıklamayı “özgürlük savaşçısı, garibanın babası, halkın kahramanı” diye bitireyim mi?