ET Mİ? DERT Mİ?

 

Kendi evinde yenilmeyen takım, deplasmanda süt dökmüş kedi oluyor.

Göztepe maçının ilk yarısını izleyenler kahrından televizyonu, kumandayı kırma potansiyeli ile burun buruna gelmediyse ben de bir şey bilmiyorum.

Hele yapılan bir penaltı var 10 yaşındaki yeğenim yapmaz. Bir de 45 artıda yedik mi.!!! İçeriye 2-0 geride girdik.

İkinci yarı bal yapmaz arı gibi çabalarken, devreye Göztepeli kardeşimiz girdi. Önce birinci sonra ikinci sarı… hop kırmızı.

Sonra baskılı ama sonuca gidemeyen bir oyun.

Recep Niyazla umutlansak da Göztepe istediğini aldı…

Son dakikada Muhammet azıcık becerikli olsa belki de puanı kapacaktık. Ama olmadı işte.

Maçtan sonra suçlu belirlendi. Oyuncular.!!!

Peki tamam da birader “hırsızın hiç mi suçu “yok misali, senin hiç mi suçun yok.

Geldiği günden beri söylüyoruz yönetime.

Bu hoca ile işimiz zor. Lakin yapılan sözleşmedeki maddeler eli kolu bağlıyor sanırım.

Yönetime gelen sevgili Erhan Yüksek hoca ile takım arasındaki uyumu nasıl sağlayacak bilemiyorum. Allah yardımcısı olsun. Zira içerden gelen haberler oyuncuların hocaya inancı kalmadığını buna rağmen hocanın burnundan kıl aldırmadığını söylüyor.

Ataların da dediği gibi “bindik bir alamate….”

Bakalım yolun sonu nereye çıkacak.

Sahiden soruyorum sizlere;

Bu hoca et mi?

Dert mi?