4’te “0” yapan Gaziantep FK’da işler Arap saçına dönmeye başladı…
Galatasaray maçı analizinden önce içeride olan bazı şeylere bakmak lazım.
Bir takım düşünün 6 ay futbol oynamamış, oyuncuları muhtelif kulüplere geçici kiralanmış. Yönetimi geç belirlenmiş, transferleri geç yapılmış.
Üstüne üstlük ilk 4 haftada iki şampiyonluk adayı ile oynuyor…
Bütün bunların neticesinde bir kişiye yani teknik direktöre tüm suçu yüklemek bayağı bayağı haksızlık olur…
**
Erdal Güneş, bu şehrin çocuğudur.
Kendisi de dün basın toplantısında “bütün futbol varlığımı bu şehir ve bu şehrin futboluna borçluyum” diyebilecek kadar da onurludur.
Basın toplantısında öyle yürekli ve içten konuştu ki; işin kendisinde düğümlenmediğini gözlerimiz önüne serdi.
Futbolcuların mental yorgunluğundan bahsetti.
Bu benim 26 yıllık tecrübemle şöyle yorumlanmalı;
Takım içinde futbolcu grupları ve huzursuzluk var.
Siz isterseniz Guardiola olun, futbolcu istemezse bırakın galibiyeti, gol bile atamazsınız.
**
Burada yönetim yumruğu masaya vurup hocanın arkasında durduğunu takıma göstermeli. Gerekirse 1-2 kafa bile kesilebilir futbol tabiri ile…
Ayrıca deprem ve Suriye sınırı olduğumuzdan dolayı futbolcuların transfere sıcak bakmadığı da bir gerçek.
Gerçi Hatay da bizimle aynı konumda. Ama orada işler biraz daha rayında. O da oradaki yönetimin başarısı galiba.
**
Gelelim kuru fasulyenin faydalarına,
Yönetim iyi işler yapmaya çabalıyor fakat, hem futbolun içinden gelen yönetici sayısı neredeyse yok’a yakın, hem de futbol piyasasını tanıyan yönetici yok.
Adnan Erkan’ a teslim bir transfer komitesi…
Ali Güneş gibi bir isim kapıya konmuş.
Gaziantepli hocalar yardımcı hoca bile yapılmamış.
Scout ekibi yok.
Ve en önemlisi takım içinde Erdal Güneş’e yardımcı olacak bir ABİ futbolcu yok.
Hal böyle olunca “Yalnız adam“ pozisyonunda bir Erdal Güneş çıkıyor karşımıza…
**
Yönetim çok acil 3-4 iyi transfer yapmalı.
TÜFAD başkanını çağırıp, takımın içine Gaziantepli 2-3 yardımcı hoca koymalı ve iyi bir scout ekibi kurmalı…
Taraftar, işin başarı boyuna bakıyor haklı olarak.
Maçlara hatırı sayılır miktarda katılım sağlıyorlar.
Kombine alıyorlar.
Onların elinden gelen de bundan başkası değil, neticede.
**
Dün Erol Bulut’a 50 milyon ödeyenler, bugün Erdal Hoca’ya bunun 5’te birini bile vermeden ve altını çizerek söylüyorum; yukarıda yazdıklarımı uygulamadan başarı bekliyorlarsa yanılırlar.
Olan hem kulübe, hem yönetime ama en çokta Erdal Hoca’ya olur.
Memleket çocuğu diye “vurun abalıya” denmemeli.
Peki burada en kafası rahat kim derseniz?
Futbolcular derim. Onlar oynasa da oynamasa da parasını son kuruşuna kadar alır ve olmazsa başka takıma giderler…
Evet sevgili yönetim; ERDAL GÜNEŞ’İ anlamak lazım.
Ayrıca hem benim hem de taraftarın ortak düşüncesi nedir biliyor musunuz?
Erdal Güneş’i kimseye YEDİRMEYİZ…
İyi haftalar…