Ekonomi ile ilgili bütün yazılarımda ekonominin, ülke halkı için olması gereğinden söz etmişimdir.
Ülkemizde işsizliğin artması, ülkeler çapında eğitimde dibe vurmuş olmamız ve üretimin her dalında düştüğümüz durum, ekonominin kişiler için değil, devlet için uygulanan politika haline geldiğini görürüz.
Bu durum ise ekonominin iyi gitmediğinin belirtisidir.
Mart 2017 ayı itibariyle TÜFE 11,29, ÜFE ise 13 olmuştur. Gaziantep’te ise ÜFE 16’yı bulmuştur.
Bu enflasyon oranlarının önümüzdeki aylarda, daha da çok artacağı, maalesef, görmemiz gerekiyor.
Hem de uyduruk enflasyon sepetine göre, oranlar böyle sonuç verirken, ücretlilere yapılan 3+3 zamlar karşısında, ekonominin halk için olduğunu söyleyebilir misiniz?
Enflasyon oranlarının gittikçe artması, Türk Lirasının değer kaybettiğini gösterir. Durum böyle olunca tasarruf sahipleri TL den kaçmaya başlar, ya dövize ya da altına yönelir. Enflasyon böyle devam ettikçe döviz daha da artacaktır.
Böylece halk daha da fakirleşiyor…
Kemerleri sıkma dönemi, maalesef, başlıyor.
Fransa Kralı XV. Louis’se, hem zora düşen bütçeye gelir temini hem de yaranmak isteyen hükümet üyelerinden biri, kralın huzuruna çıktığı bir sırada “Haşmetlim” demiş, “Aklıma yepyeni bir vergi sistemi geldi. Bu öyle bir vergi olsun ki, herkes ödesin. Adı da ‘Akıl Vergisi’ olsun.”
Kral gülümseyerek cevap vermiş:
“Mükemmel bir fikir bu. Ancak siz bu vergiden muaf tutulursunuz herhalde!”