EH! OLUR BÖYLE ŞEY!

            Merhaba sevgili okurlarım;

            Siz okurlarımla dört ay gibi bir zaman uzak kalmamın sebebi KOAH hastası olmamdır. Arsuz’un bol oksijenli havası rahatsızlığıma iyi geldiğinden uzun süre orada oturmak zorunda kaldım.

            Tekrar sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum.

            xxx

            Bilindiği gibi Hatay’ın İskenderun ilçesi, iktidarın oy hesapları yüzünden ikiye bölünmüştür. İskenderun ve Arsuz ilçeleri.

            İskenderun’un içindeki bir köprüden başlayıp Samandağ ilçesi sınırlarına kadar uzanan alan Arsuz ilçesi olarak belirlenmiş. İlçenin bir uçtan diğer uca mesafesi 60 kilometreyi aşmaktadır.

            İskenderun’un bir mahallesi olan Karaağaç’tan birisinin nüfus dairesindeki işi için otuz kilometre yol gitmesi gerekecektir.

            Arsuz olarak belirlenen bir alanda oturanların %90’ı Alevidir. İktidar buradan oy alamamakta idi.

            xxx

            Antakya Büyükşehir Belediye Başkanlığı için 4 başvuru varken, Arzuz Belediye Başkanlığı için CHP’nden 14 kişi başvurmuştur.

Parti tarafından aday gösterilebilmeleri için, aday adayları para harcamaya başladılar bile. Gözcülerden başvuran iki aday adayının çok para harcayacağı söyleniyor halk arasında.

Yani halka hizmet etmek için ceplerinden milyonlar harcanacak.

Ne bahtlı insanlarmışız da haberimiz yok!

xxx     

            Maliyede, sağlıkta, eğitimde de çalışmak bir kamu görevidir. Ama hiçbir kimse buralarda görev alarak hizmet etmek için para harcamıyor.

Diğer taraftan, gerek belediye başkanlıkları gerekse milletvekilliği de bir kamu görevidir. Ama buralara seçilebilmek için adaylar nedense ceplerinden dünyanın parasını harcıyorlar.

Acaba neden?!

            xxx

            Türkiye’de gerek milletvekili gerekse belediye başkanı olabilmek için adayların para harcamalarına bir türlü akıl erdiremiyor insan.

            Hizmet edebilmek için büyük miktarda paraların harcanması olayının perde arkasında, bilemediğimiz şeylerin olması gerek…

            xxx

            Milletvekillerine haddinden fazla avantaj ve özlük hakları tanırsanız, seçilebilmek için dünyanın parasını harcanır.

            Özellikle ANAP-ÖZAL dönemi ile milletvekillerine kıyak özlük hakları sonucu para harcayan milletvekili adayları yeşermeye başlamıştır. Hele AKP döneminde milletvekillerine anormal özlük haklarının tanınmış olduğu, herkesçe malumdur.

            Hal böyle olunca para, eğitimin ve bilincin önüne geçer. Sonuç da buna göre gelişir.

            xxx

Çocukluk ve gençlik çağlarımda Gaziantep’te Belediye Başkanlığı yapmış güzide insanları hatırlıyorum.

            Hamdi Kutlar, Nail Bilen, Abdülkadir Batur, Kamil Ocak, Necmi Bayram, Faik Taşçıoğlu, İbrahim Tevfik Kutlar, Esat Kaya Turgay ve Ömer Arpacıoğlu çeşitli partilerden aday olmuş veya gösterilmiş, seçilmiş Gaziantep Belediye Başkanlarıydı.

            Bir de 1960 ve 1980 askeri darbesi döneminde, gerek vali gerekse askeri kökenli atama ile görev yapan Belediye Başkanlarını anımsıyorum; Selami Esen, Niyazi Aras, Osman Meriç, Salih Tanyeri, Ahmet Turan Ertuğ.

            xxx

            Bu yıllarda seçilmiş belediye başkanlarının çoğu kendi istekleri dışında rica ve minnetle iş başına getirilen başkanlardır. Hiçbiri seçilebilmek için cebinden masraf yapmamış, para harcamamıştır..

Bunların geçmişini incelediğinizde, başkanlığa nasıl gelmişlerse öyle de ayrıldıklarını görürsünüz, maddiyat, servet bakımından. Hatta cebinden sarf edenlerde olmuştur.

Adayı parti tayin eder; seçilebilmeleri için gerekli harcamayı da parti karşılardı.

İnsan eski siyasetçileri arıyor.

xxx

Yazıya bir Diyojen olayı ile son verelim.

Bir gurup acemi genç, diktikleri hedefe doğru ok atmak üzere talim yapmaya hazırlanırken, Diyojen koşarak gider ve hedefin önüne oturur.

“Ne yapıyorsun:?” diye sorduklarında, “Beni vururlar diye korktum. En güvenilir yerin burası olduğunu düşündüm” diye cevap verir.