DUYGULARI YAŞAMAK MI? BASTIRMAK MI?

Hangisi daha kolay diye düşündüğüm de işin içinden çıkılamayacak bir hal alıyor durum. Biz genel de danışanlarımıza duygularını bastırma yaşa diyoruz… Peki  gerçekten ben duygularımı bastırmadan yaşayabiliyor muyum? Gün içerisinde bir çok duyguya temas ediyoruz. Günlük yaşantımı düşündüğümde sabah uyanırım genellikle çok yorgun hissederim. İşe gideceğim için mutsuz olurum özellikle de pazartesi sabahları ama danışanlarımın yüzünü görünce içime sebepsiz mutluluk yayılır. Saat ilerledikçe yorulmaya başlarım, kendimi neşesiz ve biraz gergin,stresli hissederim. Çıkış saatim yaklaştıkça hem günün yorgunluğu hem de yarın yapacaklarımı listelerim zaten yorgun olan kafamı daha çok yorarım. Trafikte çok fazla öfke ve stres duygusuna temas ederim. Eve geldiğimde ise hiçbir şey yapacak halim olmasa da huzur duygusunu yaşarım.

 

Rutin olarak düşündüğümüzde gün içerisinde bir çok duyguya temas ediyoruz. Ama herhangi bir duygudan kaçmak demek onu bir daha yaşamayacağım demek değildir. Her kaçtığımız duyguyu gün ilerledikçe daha yoğun yaşıyoruz. Bu durum bizi yıpratıyor ve ben bu duyguyla baş edemiyorum deyip kendimizi odalara kapatıp depresif duygular içerisinde buluyoruz.  Halbuki o gün içinizden ağlamak mı geliyor ağlayıp içinizi boşaltın. Çünkü bu duygu da mutluluk gibi en önemli yaşamamız gereken duygulardandır. Biri görürse ne der ağlamam ile ilgili ? Beni güçsüz mü görür? En ufak şey de ağlıyor çocuk gibi deyip kalıplara sokmaya çalışanlara inat ağlamak en iyi kendini ifade etme şeklidir.

 

Hep öfkenin yanlış bir duygu olduğunu ve bastırmamız gerektiği öğretilir. Bu yanını gösterme sinir hastalığı var ya da ilaç mı kullanıyor derler senin için, kendini bu şekilde ifade edersen yanlış anlaşılabilirsin başkaları tarafından diye söylemleri olur insanların. Ama öfke de yaşamamız gereken en önemli duygulardandır tıpkı diğer duygular gibi. Sadece onu nasıl yansıttığımız önemli. Ben dili kullanmak burada çok önemli. Karşı tarafın incinmesini engelleyip hem de kendimizi doğru ifade etmemizi sağlar. ‘’Ben böyle düşündüm ve bu yüzden öfke duydum,  o sözleri ben söyledim ama o anda öfkem sana değildi kendimi doğru ifade edemedim…’’ gibi. Bunları söylemek zor gibi görünse de hayatımızı çok kolaylaştıracak cümlelerdir.  Ama biz duygularımızı ifade ederken kendimizi yanlış yollara sürüklüyoruz. En önemlisi de karşı tarafı suçlar şekilde konuşmak ve yaşadığı duygulardan hep karşı tarafı sorumlu tutuyoruz.  Ben duygularımı bastırmayı seçen bir insandım, bir duygumu ifade ettiğimde yanlış anlaşılacağımı, ağladığımda yada mutlu olduğumda insanların bu duygularıma eşlik etmeyeceğini düşünürdüm. Uzun bir zamandır artık bütün duygularımı belli ediyorum. Çünkü ben duygularımla varım ve var olmaya devam edeceğim. Beni insanların bu duygularımla ve beni ben olduğum için kabul etmelerini bekliyorum. Kimse için üzülmeyeyim beni yanlış anlamasınlar, ya da öfke, kızgınlık duyarsam yanlış anlaşılırım diye düşünmüyorum. Kendimi doğru ifade edemediğim zamanlar da oluyordur. O zaman da kaçmak yerine üzerine biraz düşünüp kendimi  nasıl daha doğru ifade edebilirim, ya da karşımdaki kişiye kendimi açıklama ihtiyacı duyuyorum. İnsan hayatta olduğu sürece bütün duygulara temas etmeli…  Şimdi düşündüğünüzde gün içerisinde kaç tane duyguya temas ediyorsunuz? Kaç tane duyguyu yaşamaktan korktuğunuz ya da size zarar vereceğini düşündüğünüz için bu duygulardan kaçıyorsunuz ya da bastırıyorsunuz?

                                                                                                                          KLİNİK PSİKOLOG SERRA YALKIN