Duyarlı Kitle Olmalıyız

Ardı ardına medyaya yansıyan hayvanlara yapılan istismar, şiddet ve katliamlar gün geçtikçe artmakta. Ve bu şiddet sadece Türkiye’de değil tüm dünyada artış göstermektedir.

Tabii bu olaylar sosyal medya aracılığı ile mi daha çok gündeme geliyor yoksa bu zamanlarda bu vahşice olaylar giderek mi arttı orası tartışılır.

Ancak hayvana yönelik şiddetin görünür olmasında teknolojinin artmasının etkileri hayli yüksek.

Hayvanlara uygulanan daha doğrusu canlılara uygulanan her türlü şiddet kabul edilemez. Haberlere yansıyan veya sosyal medyaya yansıyan bu çirkin olaylara, kişilik bozuklukları olan canlı görünümlülere karşı tepkimiz oturduğumuz yerden sadece kınamak olmamalı. Sadece kınamayı hashtag etiketi ile paylaşmak toplumu uyandırır evet, ancak kalıcı bir çözüme bizi götürmez. Sadece bu eylemi yapmakta devam edersek kötülüklere şahit olmaya devam edeceğiz, bir sonraki vahşete, istismara kadar.

Oturup kendimize nereye gidiyoruz? Biz bu hale nasıl geldik?  Gibi soruları bu aralar sık sık yöneltmemiz gerektiğine inanıyorum.

İçimizdeki belki de yanı başımızdaki insan olarak baktığımız belki de saygı duyduğumuz insanların psikolojisine inmeliyiz.

Çünkü hayvana ya da bir canlıya şiddet uygulayanın, kesinlikle sağlıklı ve psikolojik durumu iyi olan bir birey olarak tanımlamak neredeyse imkânsız.  

Uzmanlar, şiddetin nedeni olarak çocuksal travmaları gösteriyorlar. Empati duygusunun gelişmediği bir çocukta şiddet eğiliminin fazla olduğunu da kanıtlıyorlar.

Biliyorum maalesef, herkeste son dönemlerde bir öfke birikmişliği var. Ancak bunun sonucu bizden yardım bekleyen iki çift siyah göze vahşice davranmayı gerektirmiyor.

Lütfen hayvanları sapkınca düşünceleri olan insanların, egolarını tatmin etme aracı olarak bunu kullanmalarına, toplum olarak ve insanlık olarak izin vermeyelim.