Cuma günü işçilerin eylemini takip etmek için Demokrasi(!) Meydanı’na gittiğimizde kalabalık bir polis ordusu ile karşılaştık.
Neredeyse her işçiye 3-4 polis düşüyordu.
Demokrasi, çelik barikatlarla çevrilmişti. Meydana girmek mümkün değildi.
Gaziantep Valiliği’nin 15 günlük Gösteri ve Miting Yasağı sonrası, bir avuç işçi Demokrasi Meydanı’na giremediği için yolun kenarındaki bir noktaya sığışmıştı.
Manzarayı gören herkes, “Haklarını arayan bu insanların meydana girmesine izin verseydiniz de trafik alt üst olmasaydı, kimse eziyet çekmeseydi.” yorumu yaptı.
**
Gaziantep Valiliği’nin yasaklama kararına rağmen, eylemde ısrar etmeyi, şehrin güvenlik ve huzuru için eleştirebiliriz.
Ancak muhatap bulamayan işçilerin çaresizliğini de göz ardı etmememiz gerekiyor.
Biz eylem alanına gittiğimizde, yabancı mihraklarla değil çaresizlik içerisindeki işçilerle karşılaştık.
Muhatap alınmak, çözüm için ellerinden tutulmasını isteyen bir avuç emekçiydi, dün bizi karşılayan.
Eminim ki; dış güçler söylemine sığınmak yerine, Sayın Valimiz, Büyükşehir Belediye Başkanımız haklarını arayan işçileri dinlese, sorun büyümeden çözülür, haber programlarının ilk konusu Gaziantep’teki gergin anlar olmazdı.
**
Dinlediğiniz zaman işçiler haklı…
Dinlediğiniz zaman patronlar da haklı…
Mevcut ekonomik durum, işçiyi, patronu, esnafı, emekliyi, yani herkesi zorluyor.
Bu şartlarda çözümün yolu iletişimden geçiyor.
Suçlu değil, çözüm aramak için yapmamız gerekiyor bunu.
Demokrasi Meydanı’nı çelik barikatlarla değil, el ele oluşturacağımız insanlık zinciri ile çevirmemiz gerekiyor.
O meydanın adının gereği olarak, yapmalıyız bunu.
**
Eylemin ardından sendikalardan her türlü görüşmeye açık oldukları mesajı geldi.
Şimdi sıra büyüklerimizde.
Hadi anlaşmazlıkları çözüp, kutlamasını yapalım Demokrasi Meydanı’nda…