DALKAVUK SINAVI

Özgürce…

Yıllar içinde herşey değişiyordu.  Üstüne, amirine yada kendinden üstün görülen kişilere yaranarak, makam kazanacağına olan inanç değişmiyor.

Yaranarak kazanılan konumlar, hiç ummadığın zamanda kaybolabilir. İnsan ne olursa olsun. Kendi olmaktan vazgeçmemeli.

Benim nazarımda bu hayatta sağlam karakterden daha kıymetli hiçbir şey yoktur.

Bu konuya nereden mi takıldım. Okuduğum hikaye bana bunları düşündürdü.

Buyurun birlikte okuyalım.

“Eskiden konaklarda dalkavuk bulundurmak adetmiş. Konağın birinde bir gün Bey demiş ki:

- Bir dalkavuk alacağım, filan gün imtihan var, sağa sola haber salınız.

Derken o gün gelmiş, kapının önünde dalkavuk adayları sıra olmuş. Biri içeri alınmış. Bey sormuş:

- Sen dalkavuk musun?

- Evet efendim.

- Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.

- Olur mu efendim? Ben filan Bey’in yanında şu kadar, fişmekan Bey’in yanında da bu kadar sene dalkavuk olarak çalıştım.

Bey:- Olmadı, sen çık, demiş.

Derken ikinci, üçüncü….. adaylar gelmiş, konuşma hep aynı, cevaplar hep aynı.

Bey, dalkavuğunu bulamayacağını düşünmeye başlamış ki, içeri biri girmiş. Bey:

- Söyle bakalım sen dalkavuk musun?

- Evet efendim.

- Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.

- Hayır, hiç benzemem efendim.

- Dur bakayım, biraz da benziyorsun galiba.

- Evet efendim. Ben biraz da dalkavuğa benzerim.

Bey hemen dışarı haber salmış:

- Tamam ben dalkavuğumu buldum.

Özgür ZOR

**

Hisset

Haziranda Bir Gece

BeğenAntolojimYorumlar

Gökyüzünün altında

ışıltılı bir evrende

dolaştım dün gece

yol boyundaki ağaçlardan

uyuyan insanlardan

ve uyuyan kuşlardan

bir Sevgi'nin bana doğru

aktığını duydum...

 

pervaneler, otlar ve bulutlardan

geliyordu bu sevgi

ve bir an

anılar ve suçluluk

duygusundan arınarak

bu sevgiyi çevreme yansıtmanın

sevincini tattım...

 

bir çam sallanıyordu

gövdemi kucaklıyordu yel

bense durup yakardım bütün canlılar,

acılar ve yalnızlığı yensin diye

LEAN NİELSEN

Mihan Sezgin

**

Gülümse

Neden inanıyorsun?

Bir avukat dava için Trabzon'a gelmiş. Sohbet esnasında, okunan duaların ölünün ruhuna gidip gitmeyeceği tartışılmış. Avukat, okunan duaların ölülerin ruhuna gideceğine inanmıyormuş.

"Seni ancak Oflu Hoca ikna edebilir" demişler. Hocanın sohbet yaptığı kahveye gidilmiş.

Adam sorusunu yineleyince, aralarında şu diyalog geçmiş.

- Elbette gider.

- Peki nasıl gider?

- Senin anan, hanımın, kızın var mı?

- Var.

- Nerede oturuyorlar?

- Ankara'da.

Hoca "senin ananı, avradını" demeye kalmadan adam sinirlenerek hocanın üzerine yürümüş.

- Ne biçim konuşuyorsun sen?

- Niye sinirleniyorsun? Duaların buradan ahirete gittiğine inanmıyorsun da, küfürlerin buradan Ankara’ya gittiğine niye inanıyorsun?

**

Kulağına küpe olsun

Fikirler, ancak onları savunan birileri varsa hayatta kalır.

- Incendies