Kimyasal bir olay olarak, SIVI haldeki veya SIVI hale getirilmiş katı suyun şekil değiştirerek gaz hale gelmesidir. Tahıl, sebze-meyve, hayvan, İnsan buharlaşır mı desem yukarıda tanımlanmış buharlaşma olayına bakıp hadi oradan dersiniz. Fizik, kimya kanunlarına göre, Evrende hiçbir nesne vardan yok, yoktan var olmaz, şekil değiştirir.
Ülkemizde bilimsellik dışı bir marifetle veya açıklaması gizlenen üstün bir yetenekle insan buharlaştırılmıştır. Nasıl mı? Kafamızı karıştırmaya çalışanlarca yaratılan Kavram karmaşası ile adı göçmen mi, mülteci mi, sığınmacı mı, baş ağrısı mı (belası mı) ne idüğü belirsiz, sınırlarımızdan girerken 4 milyondan fazla insan tanımlı 729 bin kişi buharlaşmış...(Resmi Etkili-Yetkili Beyanı). 729 bin kişi resmi beyanları ile belirttikleri adreste buharlaşmış veya okus-pokusla görünmez hale mi getirilmiş, bulunamamıştır. Toplumun içine bu kadar kolaylıkla karışabilen insanların kaybolması buharlaşma olmadığına göre nerede, nelerle uğraştıkları da bilinmesi gerekmez mi? Kaldı ki büyük oranda maalesef maaşa bağlanmış, sağlık hizmeti kendi yurttaşımızdan çok daha fazla verilen, sosyal güvenceli 729 bin kişi şu anda bu haklarını kullanmamakta mıdır? Kullanıyorsa eli ile koymuş gibi buluna bilecek bu insanlara, bu Ülkenin Dingonun Ahırı olmadığı, Muz Cumhuriyeti olmadığı merhametin maraz getirdiği öğretilmelidir.
Yeri gelmişken Dingonun Ahırı hikayesini de paylaşayım. "Taksim Meydanı'na yakın bir yerde ahır yapılmış. Taksim’deki bu ahırı Dingo adlı bir Rum işletirmiş. Tramvayı da çekmek için atlar kullanılırmış.
Kimin gelip gittiği belli değilmiş. Kayıtları düzenli tutulmayan bu başıboş ahırda kargaşa ve kavgalar hiç bitmezmiş. Bu karmaşa nedeni ile bazen yorgun atlar dinlendirilmeden yeniden tramvaylara koşulurmuş.
Neticede bu durum, gün boyu bir sürü atın girip çıkmasından dolayı “Burası Dingo’nun ahırı mı giren çıkan belli değil” sözüne ilham kaynağı olmuş.
Giren çıkanın belli olmadığı, kavgaların ve karmaşanın hiç eksik olmadığı bu ahırın durumu kısa zamanda herkesin diline düşmüş. Halk arasında böylesi ortamlara “Dingo’nun ahırı” denilmeye başlanmış."
Bu Ülkenin merhametli insanlar Ülkesi olduğu, talihin bir cilvesi ile Dingo tarafından yönetilen bir ahır olmadığı Hukuk Devleti olduğu gelene-gidene kuralları uygulamalarla anlatılmalıdır.
21 Haziran 1934 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan, 26 Eylül 2006'da kaldırılan Kanuna göre , (Polemiğe girmeden; ATATÜRK'ün TÜRK tanımından neyi kastettiği açıktır)
-Türk Soylu olmayanlar istediği yere yerleşemez.
– Anadili Türkçe olmayanlar müstakil mahalle kuramaz, işçi ve sanatçı kümesi oluşturamaz.
– Ecnebilerin bir Belediye'deki nüfusu 'u geçemez. Kanununun uygulamalarda ne kadar doğru olduğu, ATATÜRK'ün her söyleminin ne kadar Rehber alınması gerektiğini bir kez daha görmekteyiz.