BİZİM VALİ Mİ, SAYIN VALİ Mİ OLMAK İSTERSİNİZ?

Son iki yazıdır iletişimden bahsediyorum ya, buna da iletişim ile başlayalım.

İletişim, duygu ve düşüncelerin karşılıklı olarak aktarılmasıdır. Tek taraflı olursa, yani anlatıp dinlemezseniz, sadece iletim yapmış olursunuz.

Yani kendiniz çalar, kendiniz oynarsınız.

Kaybedenin kendiniz olduğunun farkına varamadan…

**

Şehre yeni gelen valinin, aracını kırmızı ışıklarda durdurması, neden hoşuna gider halkın?

Geri bildirimini alıp, irdelemezsen, verilen mesajla ilgilenmezsen, kırmızıda aldığın övgüyü, sonraki icraatlarında kaybedersin.

 Sorgulanmaya başlarsın…

**

Neden biz cenazelere gidemiyoruz da onlar gidiyor?

Neden biz mezarlarımızı ziyaret edemiyoruz da onlar edebiliyor?

Neden onların protestolarına izin var da, bizimkine yok?

Neden onlar kutlama yaparken, bizlere izin yok?

Neden onlara müsamaha, bize ceza?

Neden onlar açılırken, bize sürekli kapanma?

**

Kırmızıda durulması neden hoşuna gider vatandaşın?

Çünkü kendinden olduğunu hissettirir, bu davranış…

Bizim gibi kırmızı ışıkta bekliyor…

Bizim gibi kurallara uyuyor…

“Bizden biri bizim Vali…”

“BİZİM” olur ünvanınız…

**

Ama vatandaş, kendi gidemezken protokol cenazelerinde gördükçe, vatandaşa ayrı, başkalarına ayrı uygulamaları gördükçe, bizim vali yukarıdaki ONLARDAN olur…

Vatandaş, usul bilir, adap bilir.

Devletine, makamlarına saygıda kusur etmez…

Sadece kendisinin verdiği unvanı alır.

Olur bize “Sayın Vali”…

**

Vali, şehrin en büyük mülki amiri olarak, bu yazıda bir örnek.

Belediye başkanı, kurum müdürü, birim amiri, STK Başkanı…

Hepsi için geçerlidir, yukarıda yazılanlar.

Önemli olan kendiniz için hangi tanımlamayı tercih ettiğiniz;

“BİZİM” mi, “SAYIN” mı olsun unvanınızın önünde..?

**

Ben kendimce ufak bir ipucu vereyim, bir makama oturmaya hazırlananlara.

Halk, “BİZİM” dediğini,

SEVER de SAYAR da…