Bir hatıra...
Sürgünler şehrinin en anlamlı eseri bu olsa gerek...
Meğer ülkenin hapishanesi gibiymiş adeta...
Memleketin her hangi bir yerinden giden hafif suçlular bile Sinop hapishanesinde olmasa da, Sinop şehrinin merkezinde kiraya ev tutup, her akşam karakola imzaya gidiyorlarmış...
İlk defa tarihi bir gezimde duygusal anlar yaşadım. Sur gibi büyük duvarlar, labirent gibi odalar, karanlık penceresiz wc ile iç içe hücreler, kuyuyu andıran zindanlar, mahkumların ıslah odaları, hamamı, kader mahkumlarının hikayeleri ve umutları derken insanın tüyleri ürperiyor...
Ve insan anlıyor ki bu hayatta en büyük nimet; "Hürriyet"... Özgürseniz her şeye yeniden sil baştan yaparak başlama şansınızın olacağıdır. Hapishanenin dışında soluklandığımda kendi kendime yeğlemiş olduğum bir sözümü yeniden tekrar edip mırıldandım 'hürriyetim kadar hiç bir şey değerli olamaz.' O yüzden hayatta hiç bir derdi kendimize derya deniz yapıp ruhlarımızı umutsuz ve çaresizlik zindanlarına atmamıza gerek yok.
Bedenimiz özgür olduktan sonra her şeyin çaresi vardır. Yeter ki (1)isteyin (2)hayal edin (3) azmedip hayata geçirin... Her şey yoluna girecektir...özgür olduktan ve ölmedikten sonra her şeyin mümkün olduğunu bilip ümit var olmak güzel bir duygudur tavsiye ederim