"Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.”

 Atalarımız bu sözde, iyiliğin aracısı olarak kahveye işaret etmiş. Atasözlerine konu olan kahve; iyiliğin, sosyalleşmenin, paylaşmanın bir aracısı olarak hayatımızın vazgeçilmez parçalarından biri olmaya devam ediyor. Habeşistan’da kahve yetişen bir bölge olan Kaffa’nın, kahveye ismini verdiği söylenir. İki kelime arasındaki benzerlik ve kahvenin Habeşistan’da keşfedildiği iddiası, bu görüşü destekliyor. 

Her millet, kendi kültürünün mirası olan damak tadı ve yaşadığı iklimin sahip olduğu özellikler sonucunda kahveyi farklı şekillerde tüketmiştir. Bu farklar kahvenin pişirilme şeklinde ve lezzetlendirmek için yapılan ilave malzemelerde ayrışmaya sebep olmuştur. Her millet kendi kahve kültürünü yaşatmaya devam ediyor. Fakat birçoğu küresel boyutta diğer ülkeleri etkileyememiş, bazıları ise kendi kültürünü tüm dünyaya benimsetmiş durumda.

Dünyaya kabul ettirdiğimiz bir kahve de Türk kahvesidir.

Türk kahvesi Türkler tarafından keşfedilen kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramı…

Kısacası, kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır. Türk kahvesi tanımı özellikle servis ve pişirme tekniğiyle ilişkilidir. 1517 yılında Türk kahvesi yazılı tarihi başlar ve bu tarihlerden kısa zaman sonra cezveler ve özel fincanlar üretilir. Kullandığımız usul, dokuzuncu yüzyılda hakkında efsanelerden bahsedilen kahve çekirdeğinin dünyada içecek olarak var olan en eski pişirme yöntemlerinden biridir. Bu yüzden kahve artık “Türk Kahvesidir”. 

Sizce de işin en ilginç yanı ülkemizde kahve çekirdeği yetişmemesine rağmen tüm dünyaya kahveyi Osmanlı'nın yayması değil mi? Kahve Habeşistan topraklarından çıktıktan sonra

Osmanlı ile tanışmasından sonra başladı. 1519 yılında Yemen, Cidde, Kahire ve Mısır üzerinden İstanbul’a gelen kahve, Eminönü’nde muhafaza edilerek buradan İstanbul’un ve Osmanlı’nın farklı bölgelerine dağıtıldı. Her eve ulaşan kahve, deneyenlerin zaman içinde tiryakisi olduğu bir içeceğe dönüştü ve Osmanlı’nın sıkı yasaklamaları bile tiryakileri kahveden vazgeçirmeye yeterli olmadı