İnsanların en temel gereksinimi olan yemek insanlığın ilk ortaya çıktığı tarihten itibaren zorunlu bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu ihtiyacı karşılamaya yönelik olarak ortaya çıkan mutfak kavramı çeşitli dönemlerde farklı aşamalardan geçerek günümüzün belki de vazgeçilemeyen kavramını '' Mutfak Kültürünü'' oluşturmuştur.
İnsanların yemek anlayışını ilk olarak avcılık ve toplayıcılık oluşturmaktadır. İnsanların yaşamını devam ettirmeleri için ne işe yaradığını ve ne olduğunu bilmeden yedikleri hayatta kalabilmelerini sağlamıştır. İnsanlar avladıkları veya avlayacakları hayvanları mağara duvarlarına resmetmişlerdir. İnsanların yaşamlarını devamlılığını sağlamak için yaptıkları bu olay sanatın doğuşunu sağlamıştır. İnsanların ekip biçmeyi öğrenmesiyle yerleşik hayata geçmesi insanlık tarihi için çok önemli diğer bir kavramı oluşturmaktadır. Zağros dağları, Suriye, Akdeniz, Filistin ve Mezopotamya gibi geniş bir alanı kapsayan Bereketli Hilal bölgesi tarih boyunca önemli uygarlıklara ev sahipliği yapmış, kimi zaman dehşet verici savaşlara, kimi zaman ise önemli barışlara sahne olmuştur. Bereketli Hilal bölgesinde ortaya çıkan iklim değişikliklerinin yabani tahılların kısa sürede geniş alanlara yayılması yetiştirilmesi kolay olan arpa ve buğdayın evcilleştirilmesi için atılan ilk adım olmuştur. Yetiştirilmesi için sadece ekme ve dikmenin yeterli olduğu arpa ve buğday ilk evcilleştirilen bitkilerdir. Bu bitkilerin evcilleştirilmesi içinde bulunduğumuz Bereketli Hilal olarak adlandırılan bölgede ortaya çıkmıştır. Ateşin keşfedilmesiyle beraber insanlar, ısınmış, aydınlanmış ve yemeklerini pişirmişlerdir. İnsanların yaşamını devam ettirmeleri için zorunlu olan yemek yeme olgusu, ateşin bulunmasıyla farklı tatların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Hazırlanan yemeklerin kimyasında coğrafi etkenler özel bir rol oynamış, yöresel mutfaklar ortaya çıkmıştır. Mezopotamya' nın tahılları, Akdeniz' in meyve ve sebzeleri uzak doğunun baharatları, Gaziantep bölgesinde yetişen ürünlerin bileşkesi Dünya' da şehir adıyla anılan ''Antep Mutfağını'' ortaya çıkarmıştır.
Gaziantep bölgesinde yetiştirilen meyveler ve bitkiler tarihin hemen hemen her döneminde sanatçılara ilham kaynağı olmuş ve eserlerinde bu ürünleri işlemişlerdir. Karkamış' ta ele geçen Kubaba stelinde elinde buğday başağı tutmaktadır. Zeugma mozaikleri bordürlerinde bölgede yetiştirilen incir, üzüm ve nar gibi meyvelerin yer aldığı ürünler resmedilerek o dönemin mutfak kültürü hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamıştır. Geç Hitit dönemi eseri olan Gaziantep Arkeoloji Müzesinde sergilenen Örtülü stelinde Yemek ziyafeti sahnesi işlenmiştir. Stelde karşılıklı sandalye üzerinde oturan soylu çift yemek sahnesinde betimlenmiştir.Ortada bulunan bir tabure üzerinde üst üste konmuş dört dilim ekmek ve üzerinde iki adet çiğ köfte (?) betimi bulunmaktadır. Gaziantep Sakçagözü'nde bulunan Coba Höyük'te yapılan arkeolojik kazılarda Kalkolitik Döneme (MÖ. 5500-3000) tarihlendirilen Obeid Kültürünün tipik kaseleri ele geçmiştir. Grimsi ve pembemsi renklerde, ince hamurlu olan bu kaplar el yapımıdır. Bu kaplar ilk defa Sakçagözü Coba Höyük'te bulunduğu için arkeoloji literatüründe Coba Kaseleri olarak adlandırılmıştır.
Bölgede yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen seramik buluntularının çoğu mutfak kapları ile bağlantılıdır. Bazen sağlam durumda ele geçen kaplar bazen de parçalar halinde bulunmaktadır. İnsanoğlu ilk yaptığı kapları elle toprağa şekillendirmiş ve zamanla gelişen, sanat eseri sayılan kaplar üretmişlerdir.Seramik çarkının keşfedilmesiyle daha özenli yapılan kapların yemek sofralarını süslemenin ötesinde birer sanat eseri olduğunu görmekteyiz. Bölgeye ticaret yoluyla gelmiş kapların bulunması kültürlerin birbirinden etkilenerek, kaynaşarak bugüne zengin bir yemek kültürü bırakmıştır.
Gaziantep Mutfağı kültürlerin harmanlanması ile zenginleşen ve tarihin derinliklerinden gelen müthiş bir geçmişe sahiptir. Asırların damıttığı lezzete, güneşin ve ateşin kattığı tat eklenerek Gaziantep Mutfağını benzersiz kılmaktadır. Gaziantep Mutfağı öncelikle yerleşik ve köklü bir kent uygarlığının somut yansımasıdır.Gaziantepliler, yemek yapmaktan, yedirmekten ve yemekten zevk alan insanlardır. Sofraları oldukça zengin, misafire ise oldukça duyarlıdırlar. Kadın ve erkeğin mutfaktaki birlikteliği ve paylaşımcılığı Gaziantep zengin mutfak kültürünün temelini oluşturmaktadır.
Antep Mutfağı; pişirme tekniklerinden yemekte kullanılan malzemelere, mevsimlik hazırlıklardan yiyecek içecek çeşitlerine ve kullanılan araç gereçlere göre şekillenen bir yemek kültürü öğesine sahiptir. Gelenek görenek ve inanışlarımızın, beslenme kültürümüze yansımalarının tüm örneklerini Antep Mutfağında görmek mümkündür. Anadolu'nun verimli topraklarında emek ve sabırla yetiştirilen bitkileri ve sebzeleri tazeliği, doğallığı ve asırlık kültürü sevgiyle sunar Antep Mutfağı.Tarih boyunca havasını, suyunu ve toprağını sevip, burayı yurt edinen insanlar farklı diller, dinler ve etnik kökenlere sahip olsalar da ortak bir damak tadında buluşmuş ve günümüzün zengin Antep Mutfak kültürünün ortaya çıkmasında pay sahibi olmuşlardır.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Gaziantep yemek kültürünü tanıtımını yapmak ve gelecek kuşaklara aktarmak için Emine Göğüş Mutfak Müzesi' ni kurmuş ve Reşit Göğüş Mutfak Sanatları Eğitim Merkezi ile mutfak kültürüne verdiği değeri taçlandırmıştır. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Gaziantep Rehberler Odası işbirliği ile Profesyonel Turist Rehberlerine Gurme ve Gastronomi Turizmi ile ilgili program düzenleyerek bölgenin lezzetlerini daha geniş kitlelere duyurmayı amaçlamıştır.
Gaziantep yemekleri Türk ve Dünya mutfakları arasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Nineden toruna bir miras titizliği ile öğretilen yemeklerin ve tatlıların yapımında kullanılan malzemelerin seçimindeki titizlik, hazırlama, ve pişirmede gösterilen beceri, yemeklerin yapımında kullanılan ve yemeklerde değişik tat ve lezzet veren baharatlar, salçalar, soslar ve karışımlar, Gaziantep yemekleri ve tatlıların şöhrete kavuşmasına ve aranılan tadı olmasına neden olmuştur. Gaziantep mutfağı, UNESCO Yürütme Kurulunun aldığı karar doğrultusunda 116 şehrin katılımı ile kurulan Yaratıcı Şehirler Ağı Listesine 11.12.2015 tarihinde girerek Dünya Mutfağı' nda hak ettiği yeri almıştır.
Yaratıcı Şehirler Ağı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin, şehirlerin sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınmalarına katkı sağlamakta, tanıtım, yerel yaratıcılık ve görünürlük ilkelerini ön plana çıkartarak kültürel çeşitliliğin artırılmasını sağlamaktadır.