İnsanların birlik ve beraberlik içinde yaşadıkları, kimi güzellikleri kutlaması…
Gülmesi, oynaması…
Küskünlerin barışması, barıştırılması…
Ama…
Bir de bayramın “başa kara gelmesi” var ki; Allah kimsenin “bayramını başına kara” getirmesin!
Ancak ne yazık ki, insanların birde değişmeyen kader düzü var. Bu değişmeyen düzde bayramını acılarla geçirenlere de Cenabı Allah sonsuz sabırlar ihsan eylesin.
Bayramın birinci günü, Antep’imiz; TV haberlerine de düşen ve de tanıyan tanımayan herkesi üzüntüye boğan acı bir haberle sarsıldı.
Genç işadamlarımızdan Erkan Erdem, Konya yakınlarında ailece geçirdikleri elim bir trafik kazası sonucu:
Üç yaşlarında hiçbir şeyden haberi olmayan; yaşamak nedir ne değildir, ölmek nedir ne değildir bilmeyen bir yavrusunu yitirdi.
O bigünah yavru, mutlaka cenabı hakkın o yaşlardaki sabi yavrular için cennetinde tahsisi ettiği kreşte olacaktır!
Ancak…
Kendini bu felaketten sorumlu tutan baba için… Gözyaşları hiç dinmeyen, dinmeyecek ana için bundan sonraki, yaşamları hep cehennemi yaşamak olacaktır.
Böyle bir felaket yaşayan ana baba için bu acı cehennem hayatı son bulur mu?
Hiç sanmıyorum son bulmaz!
Bu acı biter mi? Bitmez!
Bu kara bayram, her bayram bire bir yeniden yaşanır mı? Yeniden yaşanır ve hiç bitmez.
Ve bu acı, sismik bir etkiyle merkez üssünde yaptığı onmaz tahrifattan sonra halka halka merkez üsten uzaklaşarak yakın uzak herkesi yakıp geçer!
Erkan Erdem ve gözyaşları hiç dinmeyecek eşine ve yakınlarına sabırlar diliyorum…
Ha…
Bir süredir rahatsızlığımdan dolayı ara verdiğim yazıma bayram kutlamalarıyla başlamak istiyordum.
Görüldüğü gibi ne yazık ki olmadı…
Bir de gazetemizin kurucusu Sayın Halil Zor Beyefendinin rahatsızlığını üzülerek öğrendim. Ona acil şifalar diliyorum…
Her şeye rağmen hayat devam ediyor, edecekte!
Öyleyse dünde kalmış olsa bile bizi okuyan okumayan herkesin geçmiş Ramazan Bayramlarını kutluyorum.
BU KELAMLAR DA BENDEN GÜZEL BİR SÖZ OLSUN
Misafir’e git denmez; denilmez, denilemez!
Misafir arif değilse eğer; bu birliktelik her iki tarafa yüktür!
Misafir arif ise eğer; gitme zamanı kapıyı çalmadan evvel;
Kendisi kalkar gider!