Baklava Kırığı

Ne yaparsan yap, tadını çıkararak yapmak gerektiğini düşünenlerdenim. Çevrenizle aynı imkânlara sahip olmaya bilirsiniz. Belki onlar her şeyi sizden daha fazla alıyor. Daha kaliteli giyiniyor olabilir. Daha güzel yemekler yiyebilir. Önemli olan yaptığının tadını çıkarmak, en yüksek keyfi almaktır.
Tahir Tekin Öztan’ın Gençlik vakfı ile yaptığı röportajı okuyunca, bu cümleler kalemimden dükülüverdi. Sizlerle de paylaşmak isterim.
“SAHAN Restoranlar zincirinin sahibi Tahir Tekin Öztan ile bir röportaj gerçekleştirmiş ve hem girişimci, hem de bir birey olarak hayat felsefesini sormuştuk.
1961 yılında Gaziantep‘te beş çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya gelen Öztan, o dönemde yaşadığı maddi zorlukların içinde yaşama nasıl baktığını anlatmıştı.
Ve o gün bugündür anlattığı o felsefe hep aklımda kaldı.
"Gaziantep baklavaları ile meşhur malum. Baklava almaya giderdik arkadaşlarla. Onların parası var, bende yok. Onlar bütün bütün alırdı baklavaları, benim yetmezdi cebimdeki üç beş kuruş. Çocuğum ve canım istiyor tabii ama yok işte…
Ben de baklavanın kırıklarını isterdim ustadan. O paraya ancak baklavanın tepside kalan kırıkları alınabilirdi. Usta, o kırıkları, kağıttan yaptığı bir külaha doldurur bana öyle verirdi. Önce bütün arkadaşlarım dalga geçti benimle. 
Onlar sularını akıta akıta baklavaları yiyor, ben kırıkları…
Ama ben hiç bozmadım istifimi.
Baklava kırıklarını iştahla, keyifle, çıtırdata çıtırdata yedim karşılarında.
Çünkü “benim olan güzeldi”. Bir zaman sonra bir baktım, çocuklar ustaya gitmiş, ellerindeki parayı uzatıp baklava kırığı istiyorlar…."
Ne zaman “aç bir ruh” görsem anımsıyorum bu hikayesini…”