AZ KALDI

                                                                          

Vatandaş cinnet geçiriyor. Ekonominin yan yatması ile vatandaşın borç batağına batması ve yeniden her tarafa borçlu,altından kalkılmaz bir hal aldı.Bunalıma dönüşen, işsizlerin ve çalışanların, artık kiralar faturaları dahi ödeyemez duruma geldiği, Tedaş , Gaski, kesmecilerinin sokaklara indiği,vatandaşın at gibi burnundan soluduğunu gördüm.

Suriye Kriziyle ilde işlerin durma noktasına gelmesi ile ticaret yapanda, emeği ile çalışanda tam bir mağduriyet içindeler.Buna üstelik Mart Ayı dert ayı derler. Oda yaklaştı. Çünkü muhasebeci, Maliye derken, bu seferde, maliyeciler kapılara dayanacak. Vatandaş kafayı yemiş çoğu da yemek üzere, ilimize acilen bir tımarhane yapılması gerekiyor.

Zaten işi gücü ceza evlerine ek binalar yapmaya başlayan , Adalet bakanlığı,işin bilincinde nasılsa bu baskılar, cinnet sonrası insanlar daha çok suç işleyip ceza evlerine girecekler. Şimdiden ek binalar yapıp hazırlayalım. Ne olur ne olmaz, yarın yerel seçimlerde iktidara karşı hedef alanları alır, alır, içeri basarız. Nasılsa dördüncü yargı paketi ile söz verdiğimiz, kişileri de bırakınca, birazda oradan, yerler boşalır. Kader mahkumlarını anam mı doğurdu, ne olursa olsunlar. Önemli olan bize oy verenlerin, dışarı çıkması gibi, bir mantık var ortada; yoksa ülkede suç  patlaması yaşanacağını görüp şimdiden önlemi alıyorlar?

Birazda espri olsun dedim. Ama, yüzde doksanı gerçek, halbuki 2004, 2005 ve 2008 krizi  sonrası ülkede gerçekten suç oranları hızla yükseldi. Buna kim ne derse desin.  Ekonomiden tut,insanların bunalımda olduğunun gerçek payı ağır basıyor. Yalnız birde ortada asıl göz önünde bulundurulması gereken konu var ki, 2005’te cezaların ağırlaştırılması suçları önlemedi daha da fazlalaştı. Bunlara ilaveten, yargının da akıl almaz bir tavrı ile verilen cezalar sanki,dağdaki eşkiya şehre inmiş, yakalananı ömür boyu hapis yada, peşin karar ile ipe çeker gibi diri diri ceza evlerinde ölüme terk etme cezası gibi, verilen cezalar, böyle bir yargılama ve ceza dünyanın hiç bir ülkesinde her halde yoktur kanaatindeyim.

Buna birde Yargıtay mahkemelerinin verilen cezaları onaylanması ortaya çıkınca, sanki noter katibi gibi önüne geleni imzalamışlar. Ne dosyaları inceleme var ne de delilleri ve ifadeleri göz önünde bulundurma var. İşte kader mahkumları bu şekildeyken, dışarıda mahkum yakınları kafayı yemek üzere, yakında onlarda ya tımarhaneye yada onlarda ceza evlerini boylarlar.

Edindiğim bilgiler ve gördüğüm kadarıyla; ülkede ya deli olacaksın yada her denilene başını sallayıp sinene çekeceksin,peki vatandaşa bunu reva görenler. Geçmişte bir müddet ceza evinde yattı diyerek, mağdurları oynayıp bende cezaevinde suçsuz yere yattım derken, acaba şu an ceza evlerinde yatanları göz önüne getirmiyor mu? Yoksa tek düşüncesi vatandaşı yerin altındaki koğuş denen zindanlara atıp meydanı boş kılmak mı?Daha dün, merhum liderim Ecevit’e af verdi diyerek, sağ olsa ipe çekmek isteyenler. Şu an sizin yaptıklarınız, geçmişin binde biri, bakın yıllarını siyasette, geçiren merhum Ecevit’in bir öğrencisi ve 1963’lerden bu yana il ve ülkedeki gündemi yakından takip eden,bir vatandaş olarak, şu an ülkedeki gidişatı göz önünde bulundurunca benim uykularım kaçıyor. Ama sizler nasıl rahat bir uyku uyuyorsunuz aklım almıyor.