ATATÜRK VE ARAPÇA

            Dini, sağdan-soldan, ondan-bundan öğrenen bir öğrencim bana “Atatürk, Arapçayı neden yasakladı” diye sordu. Edindiği bilgilere göre Atatürk’ün Mukaddes Kitabımızı yasakladığı fikrine sahip olduğunu sezinledim.

            Kendisine dinimizin en önemli kaynağının Kur’an olduğunu, dinimizin temel taşlarını da kitabımızda aramamız gerektiğini anlatmaya çalıştım.

            ***

            Atatürk döneminde TBMM’nde çıkarılan bir yasa ile Arapça dili yasaklanmıştı. Kur’an diline asla dokunulmamış olduğundan herkes Kur’an okurdu; camiler açıktı, namazını kılar ibadetini yapardı.

            ***

            Arap dilinin yasaklanmasının başlıca sebebi Harf devriminin yapılmış olması idi. Çünkü okullarda Arap harfleriyle eğitim-öğretim verilmekteydi. Gazete ve kitaplar Araf harfleriyle yazılıyor ve her işte Arap harfleri kullanılıyordu. Yasaklamanın sebeplerinden biri buydu.

            Atatürk’ün ömrünün bir bölümü Arapların arasında geçmişti. Arap kültürünü ve Araplarım yaşantısını çok iyi biliyordu. Yeni kurulan Cumhuriyet yönetiminde, ülkede Türk kültürünün yerleşmesi için Arapçanın yasaklanmış olması da diğer bir sebep olabilir.

            Yıllarca sömürge, Manda olarak yaşayan Arapların bu günkü halleri ortada; bir araya gelemiyorlar, birbirleri ile kavgalılar.

            Arapça yasaklanmış ama Kur’an asla.          

            ***

            Çocukluğum zamanında Mısır’da çevrilen Abdulvahap, Yusuf Vehbi, Ümmi Gülsüm gibi ve diğer sanatçıların oynadığı filmler ülkemizde de gösterime girerdi. Arap filmleri Türkçeye çevrilip Arapça olan şarkılar da Saadettin Kaynak tarafından olayı açıklayan Türkçe şarkılarla bezenirdi.

             61 film için bestelediği Saadettin Kaynak’ın şarkılarını bugün zevkle dinlemekteyiz. Örneğin, yad eller aldı beni, deli gönül gezer gezer gelirsin, kalplerden dudaklara, dertliyim ruhuma hicranımı sardım da yine…

Antrparantez, Saadettin Kaynak’ın kendi isteği ile bestelediği şarkılar apayrı birer değerdir.

***

Atatürk, “İbrahim 4. Ayet – Biz her gönderdiğimiz peygamberi, onlara iyi açıklasın diye ancak bulunduğu toplumun diliyle gönderdik” ve “Muhammed 24. Ayet - …Kur’an-nı hiç anlamaya çalışmazlar mı? Yoksa kalpler üzerinde üst üste kilitler mi var?” ayetlerine dayanarak mukaddes kitabımızın anlaşılması için indiğini biliyordu. Bu sebeple herkes bildiği dil ile okuyabileceğinden ve Türk insanının dinini öğrenmesi için Elmalı Hamdi Yazır’a mealini yazdırmıştır.

 

                                                                          Orhan YALKIN