HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan:
“Enflasyonun düşünülmediği bir maaş bağlama sistemi 2024 ile 2025 arasında ciddi bir çelişkiyi önümüze koymaktadır”
“Kıdem tazminatımızı arabuluculuk sistemiyle ortadan kaldırılan bir düzenlemenin durdurulmasını talep ediyoruz”
HAK-İŞ Konfederasyonu tarafından, 49’uncu yıldönümü kapsamında ‘Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantı’sı düzenlendi. HAK-İŞ’in 49’uncu yılını konu alan bir kısa film gösterimiyle başlayan toplantıda, HAK-İŞ’in 49’uncu yılı, Türkiye Gündemi, Sendikal Gündem ve Çalışma hayatı konuları ele alındı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da HAK-İŞ’in kuruluşunun 49’uncu yıldönümü nedeniyle yazılı bir mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajında şu ifadelere yer verildi:
“Ülkemizin sendikal hareketine ve çalışma hayatına olumlu katkıları, işçilerin sorunlarına getirdiği öneri ve tekliflerle çözüm odaklı sendikacılığın temsilcisi HAK-İŞ Konfederasyonu, ülkemizin köklü ve saygın sendikalarındandır. HAK-İŞ Konfederasyonu, dayanışmacı ve uzlaşmacı sendikacılık anlayışıyla, demokrasimize ve çalışma hayatına önemli katkılarda bulunmaktadır. Emek sahiplerinin haklarını korumak için çalışmalarını ilkeli bir şekilde sürdüren HAK-İŞ Konfederasyonu’nun 49’uncu kuruluş yıldönümünü içtenlikle tebrik ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum. Sizleri, emeğiyle, alın teriyle, üretimiyle ülkemize değer katan tüm üyelerinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum.”
Burada bir açılış konuşması gerçekleştiren HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ’in başta 12 Eylül ve 28 Şubat dönemleri olmak üzere birçok alanda zorlu mücadeleler verdiğini belirterek, HAK-İŞ üzerinde her dönem gerçekleşen baskılara sendikalara yönelik sindirme hareketlerine ve benzeri sorunlarla hep yüzleştiklerini dile getirdi.
Arslan, HAK-İŞ’in 49 yaşında Türkiye’nin her ilinde faaliyet gösterdiğini belirterek, “81 ilde il başkanlıklarıyla bir tanesi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) olmak üzere 21 sendikasıyla 850 binden fazla üyesiyle 200 fazla şubesiyle Türkiye’nin en güçlü ama en etkin konfederasyonlarının başında gelmektedir. Ülkemizin pek çok bu konudaki kurumlarının tarafı olmuş, Ekonomik Sosyal Konsey, Karma İstişare Komitesi, Üçlü Danışma Kurulu, MYK, Çalışma Meclisi, SGK, İŞKUR, KÇP gibi pek çok platformda işçileri, emekçilerimizi temsil eden bir noktadayız” açıklamasında bulundu.
HAK-İŞ Konfederasyonu’nun büyümesi için bağlı sendikaların büyümesi gerektiğini aktaran Arslan, HAK-İŞ’e bağlı sendikaların iş kollarında bir numara olmasına rağmen temsil konusunda işçilerin yüzde 50’den fazlasını temsil etmediklerini kaydetti. Arslan, Üç konfederasyonun bağımsız sendikalar dahil Türk çalışma hayatında temsil gücünün yüzde 15 olduğunu dile getirdi.
“Enflasyonun yükseldiği dönemler çalışanların kaybettiği ama işverenlerin kazandığı dönemler”
Çalışma hayatında mevcut sorunların olduğunu kaydeden Arslan bu sorunlardan birinin yüksek enflasyon olduğunu dikkati çekti. Arslan, son dönemdeki yüksek enflasyonun can yakan bir olgu olduğunu söyleyerek, şu ifadelere yer verdi:
“Bütün dünyada enflasyonun yükseldiği dönemler çalışanların kaybettiği ama işverenlerin, bir kısım çevreleri kazandığı bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. O zaman enflasyonun kayıplarının giderilmesi konusunda HAK-İŞ’in üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye zorunluluğu var. Bu yüzden hem hükümetimizle başta Cumhurbaşkanımız, Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanımız, Hazine ve Maliye Bakanımız, Adalet Ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Vekilleri ve daha pek çok muhatapla bu konuları sürekli ama ısrarlı bir şekilde gündemde tutmaya devam ettik. Bu çalışmalarımızın sonuç vermesi için sadece itiraz etmedik. Çözümleri de beraberinde koyduk. 2023 yılında Genel Kurulumuzdan sonra oluşturduğumuz HAK-İŞ akademiyle bu sorunlara bilimsel çözümler bulma konusunda önemli bir adım attık.”
“3 Konfederasyon ortak bir bildiri hazırlayarak kamuoyuyla paylaştık”
Arslan, çalışma hayatının ortak sorunlarını çözmek adına 3 işçi konfederasyonunun bir araya geldiğini hatırlatarak, “3 Konfederasyon ortak bir bildiri hazırlayarak kamuoyuyla paylaştık. Daha sonra bu çalışmalarımızı somut hale getirdik. Her konfederasyon üç ilde en az üç ilde bu konuları kendi üyeleriyle kamuoyuyla paylaşılması kararı aldı. Bu doğrultuda HAK-İŞ olarak Kocaeli, Gaziantep ve Kayseri’de gerçekten bizim için büyük bir gurur kaynağı olan çalışanlarımızın büyük desteği ve büyük coşkusuyla bu mitinglerimizi başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. Diğer konfederasyonlarda geçtiğimiz hafta sonu son mitingler yapıldı. Bundan sonrası için de gelecekte neler yapılacağı konusunu tekrar görüşmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“Doğrudan vergilerin çok kazanandan çok, az kazanandan az şeklinde düzenlenmesini istiyoruz”
Arslan, vergide adaletin sağlanması için yeni bir vergi reformuna ihtiyaç olduğunu kaydederek fakat son atılan adımların vergi vermeyenlerden yeni vergiler almak için önemli bir adım olduğunu kaydederek, “Bunu destekliyoruz ve bunu daha da ileriye götürmesini istiyoruz. Hiç vergi vermeyenler veya sembolik vergi verenler veya vergisi tahakkuk edip daha sonra bunu karşılıklı olarak ortadan kaldıran düzenlemelere yönelik yeni adımlar atıldı. Özel sektör, kamu işbirliği başta olmak üzere bir kısım sermaye kuruluşlarından, borsadan, benzeri yerlerde mevduattan vergiler alınmaya başlandı. Elbette ki önemli ama yeterli değil. Bakınız ben size bir rakam vereyim. Türkiye’nin vergi sisteminin tablosu şu; hepimiz yüzde 66 dolaylı vergi veriyoruz. Vergilerin nasıl toplandığının tipik bir göstergesi. Yüzde 32 doğrudan vergi, yüzde 66 ne yazık ki dolaylı vergi. Peki burada servetten alınan vergi ne kadar? Yüzde 2. Bu Türkiye’nin ayıbını gösteriyor. Dolayısıyla biz dolaylı vergilerin azaltılmasını doğrudan vergilerin de çok kazanandan çok az kazanandan az şeklinde düzenlenmesini istiyoruz” açıklamasında bulundu.
“Enflasyonun düşünülmediği bir maaş bağlama sistemi 2024 ile 2025 arasında ciddi bir çelişkiyi önümüze koymaktadır”
Emeklilik sistemindeki aylık bağlama sisteminin enflasyon etkisinin düşünülmeden düzenlenen bir sistem olduğunu dikkati çeken Arslan, “Özellikle yüksek enflasyonun düşünülmediği bir maaş bağlama sistemi 2024 ile 2025 arasında ciddi bir çelişkiyi önümüze koymaktadır. Bu yıl emekli olacak kardeşlerimiz eğer emekliliğini önümüzdeki yıla bırakırsa emekli maaşlarında yüzde 30’a yakın bir düşüşü kabul etmek zorunda kalacak. Bu ülke için emekçiler için büyük bir kayıp ve büyük bir haksızlık. Daha fazla çalışıyorsunuz. Daha fazla prim ödüyorsunuz. Ama emekli maaşınız daha düşük. Neden? Enflasyonla çarpılan kat sayı 2023 enflasyonu ve o yılki ödenenler yüzde 86, bu yılki hedefler ise yüzde 42 ve üzerine ilave edilen rakamlarla arada 30 puanlık bir farkın sonucu önümüzdeki yıl emekli olanlar maaşlarını düşük alacaklar” diye konuştu.
“Emeklilikle ilgili mağduriyeti giderecek çalışmadan vazgeçildiğini anladık”
Arslan, 2025 yılında emekli olacakların 2024 yılında emekli olanlara oranla daha az maaş almasına ilişkin ilgili bakanlıklarla endişelerini paylaştıklarını vurgulayarak, “Bunun nasıl bir yıkıma neden olacağını anlattık. Bu konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız bir çalışma başlattı. Ne yazık ki Bakan’ın açıklamalarından dün bu konudan vazgeçildiğini öğrendik. Açıkça vazgeçtiğini söylemedi ama sorulan sorulara verilen cevaplar maalesef emeklilerle ilgili yaşanacak sorunları önümüzdeki yıl emekli olacakların daha düşük maaş almasına sebep olacak düzenlemenin değişmeyeceği konusudur” ifadelerine yer verdi.
“Türkiye’deki işe iade mekanizması son derece zayıf”
Arslan, iş güvencesi ve sendikal örgütlenmenin önünde engellerin bulunduğunu söyleyerek, “Türkiye’deki işe iade mekanizması son derece zayıf ve işe iade mekanizmasıyla çalışanlar daha fazla mağdur edilir. Gerçek bir iş güvencesinin olmaması var olan iş güvencesinin sembolik olması bunun hayata geçirilmesinde de çalışanlar daha büyük kayıplar yaşıyor. Bunun için eğer biz gerçekten sendikal örgütlenmeyi güçlü tutacaksak bunun en önemli ilk şartı iş güvencesidir. Çünkü işçiler asla sendikacılıktan uzak durmak istemiyorlar. Sendikalara en kötüsü olsa bile sendika üyeliğini istiyorlar. Ve bunlar çoğu zaman sendikal mücadeleye katılıp işsiz kalmayı da göze alacak kadar kahramanlar” diye konuştu.
“Kıdem tazminatımızı arabuluculuk sistemiyle ortadan kaldırılan bir düzenlemenin durdurulmasını talep ediyoruz”
Kıdem Tazminatı hakkına ilişkin konuşan Arslan, bunun arabuluculuk sistemiyle kaldırılarak, işçilerin mağdur olacağını öne süren Arslan, “Kıdem tazminatımızı ne yazık ki ara buluculuk sistemiyle fiilen ortadan kaldırılan bir düzenlemenin de derhal durdurulmasını talep ediyoruz. Ara buluculuk sistemi çalışanların belirlenmiş haklarını gasp eden bir yöne dönüştü. Kıdem tazminatının asgarisi bellidir. 30 günlük bir ücrettir. Fazla mesai izin oranı bellidir. Yıllık ücretli izin yine yasada sınırları bellidir. Bu sınırları pazarlık konusu yapan bir ara buluculuk sistemini kabul etmek ve bunu onaylamak asla mümkün değil. Bu bizim dünyanın hiçbir demokrasisinde olmayan hakları asgari düzeyde belirtilmiş rakamların hakların asla pazarlık konusu yapılmaması gerekir” değerlendirmesinde bulundu.
“Asgari ücret tespit komisyonun yapısına itirazımız var”
Asgari ücret konusuna da değinen Arslan, asgari ücretin en düşük ücret olduğunu fakat Türkiye’de bir genel ücret olarak değerlendirildiğini ifade ederek, “Asgari ücret tespit komisyonun yapısına itirazımız var. Komisyonun yapısı hakkaniyetli, adaletli, kapsayıcı ve katılımcı değil. İkincisi asgari ücret uygulamalarına da itirazımız var. Asgari ücret isminden de anlaşıldığı gibi en düşük ücret minimum ücret. Bu ücretin altında çalıştıramazsınız. Bugün geldiğimiz noktada asgari ücretle çalışanların oranı toplam çalışanlara yüzde 50’ye yaklaşmış durumda” açıklamasında bulundu.
“Yüzde 20 vergi dilimine 5 asgari ücrette ulaşılıyor”
Ücretlerden alınan vergi dilimi hakkında da konuşan Arslan, “2002 yılında asgari ücret 17 ay ödendikten sonra bir üst dilime gidiyordu. Yüzde 20 dilimine 17 asgari ücretten sonra ulaşıyordu. Bugün her ne kadar asgari ücretten vergi alınmasa da baktığımız zaman 5’inci ayda asgari ücret yüzde 20 dilime geliyor” dedi.