ARTIK..

Babası Kral Filip'in yerine 20 yaşında  Makedonya Kralı olan  Büyük İskender (lll.Aleksandros M.Ö.356-323) ile aynı dönemde yaşamış filozof Diyojen arasında geçen, bu güne kadar gelip, günümüz Yandaş, Yalaka, sözüm ona din bezirganlarına, bilim adamlarına(!),sanayiciye, tüccara, “ayranı yok içmeye atla gider…”  tiplerine ders niteliğinde bir yaşanmışlıkla başlayalım.

 Büyük İskender’in, Diyojen ile arasında geçen olay; Bir gün Büyük İskender şehri gezerken fıçı içinde yaşayan bir adama rastlar. Adam güneşin altında mayışmış bir şekilde yatmaktadır. Tüm serveti bir parça çul-çaput ile günlük olarak kullandığı malzemeleri koyduğu torba olan bu adam Diyojen’dir ve Büyük İskender'i karşısında görmesine rağmen istifini bozmadan güneşlenmeye devam eder. Askerler Diyojen’i bu saygısızlığından ötürü tartaklayacakken Büyük İskender engel olur ve:

-Herkes Büyük İskender geliyor diye ayağa kalkıyor, kimileri saygısından yerlere kapanıyor, sen neden ayağa kalkmıyorsun, yoksa sen Büyük İskender’i tanımıyor musun,  diye sorar.

Diyojen:

-Tanıyorum ve iyi biliyorum, diye cevap verir.

Büyük İskender:

-Öyleyse söyle bakalım ben kimim?

Diyojen:

-Sen benim esirimin esirisin, der.

Bu söz Büyük İskender’i şaşırtmıştır. Atından iner ve:

-Ne demek bu, diye sorar.

Diyojen:

-Sen toprak için, mal için insan öldürüyorsun. Halbuki bunlar benim değer vermediğim şeyler, benim esirim. Sen ise benim esirime köle olmuşsun. Kim kime ayağa kalkacak? 

O çağda da mevcudu bulunan, önünde eğilip ona yalakalık yapan alimler, tüccarlar, halk varken,Büyük İskender, kimseye minneti olmayan  büyük filozof Diyojen'i anladı ve kıyak çekmek istedi:

-Dile benden ne dilersen!

Diyojen:

-Güneşimi kesiyorsun, gölge etme başka ihsan istemem! 

Şimdi günümüzde; Güneş doğarken boyun posun bayağı uzundu, şimdi gölgen uzun olsa da güneş batıyor farkında mısın? Gölgene sığınanlara eh epeyce kıyaklar geçildi, makam, mevki bir kaç maaş falan, malumlar arasında dağıtılan Dolara endeksli garanti gelirli kıyak ihaleler...Bütün bunlar olurken gölgen uzundu ancak güneş tepeye yaklaştı gölge kısaldı, sıcaklık arttı karlar eridi.  “..k” açığa çıkmaya başladı. Şimdi herkes ne olacak diye sorar oldu. Soru, yandaşlar için farklı, gariban için farklı anlamlar içeriyor... Aklı erip de işine bakanlar bir günün beyliği beylik anlayışı ile lay lay lom. Namuslu Aklı erenler için ise; endişe…

98 yıl önce GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve arkadaşları önderliğinde bu ülkenin Şehit ve Gazisi ile, halkı ile yoktan var edilen, ekonomik, sosyal, toplumsal ve bireysel hak ve özgürlükler, tehdit ve tehlikeli bir freni patlamış yokuş aşağıya giden kamyonun zarar veren gidişine benzer bir tabloda iken Lale Devrine benzer hayal dünyasında yaşayanlar halen Kralım yaşa nidaları atarken söylenecek tek şey; "Gölge etme, başka ihsan istemem.." 

Zarar verme yeter, iyiliğin senin olsun manasında kullanılan cümlenin başına bir ekleme yapalım, YETER ARTIK..