Sayın Başbakan yine bir gündem maddesi ortaya attı, bir haftadır bununla yatıp, bununla kalkıyoruz.
Öğrenci evlerini uygunsuz ortamlar olarak nitelemek, onların denetlenmesi gerektiğini savunmak abesle iştigaldir.
Bunu kim söylerse söylesin, yapılacak yorum budur.
Ne yazık ki Sayın Başbakan oldukça talihsiz bir açıklama yaptı.
Bu açıklamanın ardından sayın Bakanlar da yine her zamanki gibi “Başbakanımız şöyle demek istedi” yarışına girdiler.
“Öğrenci evlerine denetim özel yaşama müdahale değildir” hikayelerini anlatmaya başladılar.
**
Sayın Başbakan yanlış yapamaz mı?
Yanıldığı konu olamaz mı?
Bakanların görevi “Sayın Başbakanımız şöyle demek istedi” söylemlerinde bulunmak mıdır, yoksa yeri geldiğinde Başbakan’ı uyarmak mı?
Bir tek Sayın Arınç’tan gördük bu duyarlılığı...
Yasal düzenleme yapmak gibi bir yanlış yapılamayacağını, Başbakan’ın çelişki içerisinde olduğunu açık yüreklilikle dile getirdi.
**
Keşke bu açıklamayı sayın Bakanımız Fatma Şahin’den dinleseydik...
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız...
“Başbakanımız şöyle demek istedi...”
“Öğrenci evleri tartışmasında konu bireyin hak ve özgürlüğüne müdahale gibi algılanmamalı” söylemlerini bir kenara bırakıp, öğrencilerin ciddi bir yurt sorunu olduğunu, mecburen sağlıksız ortamlarda yaşamak zorunda kaldığını dile getiremez miydi?
Üniversite sıralarından geçmiş birisi olarak, öğrencilerin öğrenimleri sırasında birer kardeş gibi olduklarını, gençlere gençlerden zarar gelmeyeceğini, aslında gençleri çevreden gelecek zararlardan korumak gerektiğini söyleyemez miydi?
“Evine sadecebir çay içmeye davet ettiği arkadaşıyla otururken, “Bir polis baskını olur mu acaba?” korkusunu gençlerin içine işlemek, gençleri komşusunun şikayetiyle “Polis evimi, babamı arar mı?” paranoyasına sokmak, bu gençlere en büyük kötülüktür.” cümleleri ile başlayamaz mıydı sözlerine?
Ya da “Tartışmayı doğru yapmıyoruz” uyarısını Başbakan Erdoğan’a da yaptı mı Sayın Şahin?
**
Az önce de belirttiğim gibi. Okullarda eğitim gören gençler bir aile ortamı bulurlar orada. Birlikte eğitim gördükleri arkadaşları kardeşleriyle bir olur, öğrenciler için.
Onlar sonuçta bu ülkenin örf ve adetleri ile yetişirler.
Belki yaşları gereği topluma göre daha rahattırlar.
El ele dolaşmalar, küçük flörtler hoş görülmez toplumumuzda.
Ama ülkelerine, ailelerine ve arkadaşlarına zarar vermeyecek duyarlılığa sahiptir gençlerimiz.
**
Gençlerimizi zararlı her tür şeyden korumalıyız tabi...
Ama buna arkadaşlarından değil, aldığı ihalelerle altına lüks aracı çekip, üniversite önünde ava yatan kart zamparalardan başlasanız;
Öğrencileri denetlemek yerine, konut, stadyum, alışveriş merkezleri ile uğraşan TOKİ’ye öğrenci yurtlarının da önemli bir ihtiyaç olduğunu hatırlatarak yapsanız nasıl olur..?