Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TOBB Genel Merkezinde düzenlenen Genel İdare Kurulu Toplantısı’na katıldı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde ve TOBB Genel İdare Kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda, iş dünyasında dair genel ekonomik gelişmeler ele alındı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin ekonomiden dış ticarete, üretimden hak ve özgürlük alanlarının genişletilmesine kadar birçok alanda TOBB önemli katkıları olduğunu kaydetti. Türkiye ekonomisinin son 20 yılda dünya ekonomisiyle kıyas edildiği zaman çok olumlu bir sonuçların görüldüğünü belirten Yılmaz, “Son 20 yıla kabaca baktığınızda dünya ortalama yıllık ortalama 3,5 büyürken Türkiye yıllık ortalama 5,4 büyüme kaydetmiş. Bu gerçekten çok önemli bir gelişme. Bir yıl, iki yıl önemli değil bu rakamlarda ama 20 yıl boyunca ortalamada böyle bir fark yakaladığınız zaman o sizi dünya liginde başka yerlere doğru taşımış oluyor. Nitekim bir rakam bunu ifade etmek isterim. Satın alma gücü paritesine göre Avrupa Birliği’nin kişi başına gelir ortalamasına bizim kişi başına gelirimizin oranına baktığımızda 2002 yılında bu yüzde 38’miş. Geldiğimiz noktada bu yüzde 73-74’lere doğru gelmiş durumda. Kısa bir dönem içinde 75’i aşmasını bekliyoruz. OECD’de de benzer bir tablo var. Buna kalkınma literatürünün de yakınsama diyoruz. Yani Türkiye gelişmiş ülkelere yakınsayan bir süreç içinde. Son 20 yılda önemli mesafeler aldı” açıklamasında bulundu.
“Son dönemlerde yüzde 2’ler civarına düştü dünya büyümesi. Bu dönemde Türkiye yüzde 6 civarında büyüdü”
Türkiye’nin pandemi sonrası dönemde reel ekonomi tarafında dünyadan pozitif yönde ayrışan bir ülke olduğunu ifade eden Yılmaz, “Son dönemlerde yüzde 2’ler civarına düştü dünya büyümesi. Bu dönemde Türkiye yüzde 6 civarında büyüdü. Yani oldukça farklı bir büyüme performansı sergiledi. Bu süreçte de yine Türkiye’nin reel sektörüyle çok başarılı bir performans ortaya koyduğunu söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
“Bu yıl beklentimiz 15 bin doları aşan kişi başına gelire ulaşmamız”
Milli gelir büyüklüğünün geçen sene 1,1 trilyon doları ilk defa aştığını da hatırlatan Yılmaz, “Bu yıl dövizdeki bu istikrarın da katkısıyla 1,3 trilyon doları aşan bir milli gelirimiz olacak gibi görünüyor. Kişi başına gelirimiz ise 2002 yılında 3 bin 600 dolar civarındaydı. Bu yıl beklentimiz 15 bin doları aşan kişi başına gelire ulaşmamız. Bu da Türkiye’nin hacim olarak dünyanın en önemli ekonomilerinden biri olduğunu ortaya koyuyor” diye konuştu.
“OVP’de temel amacımız enflasyonu aşağıya çekmek”
Gelecek dönemde enflasyonu aşağı çekmek ve istikrarı güçlendirme yönünde politikalarını sürdürdüklerini dile getiren Yılmaz, “Şu anda uyguladığımız politikalar reel kesimde elde ettiğimiz bu kazanımları kontrolize etme ve finansal tarafta daha istikrarlı, daha güçlü politikalarla istikrar içinde büyüme perspektifimizi güçlendirdik. Geçen yıl yaptığımız ve bu yıl güncellediğimiz OVP’de temel amacımız bugünün en temel meselesi olan enflasyonu aşağıya çekmek. Bu yönde geçtiğimiz Haziran ayında başlayan bir dezenflasyon süreci var. Hazirandan bugüne yıllık enflasyonda 27 puan civarında bir düşüş meydana geldi. Önümüzdeki dönemde de bu eğilimin, düşüş eğiliminin devam etmesini bekliyoruz. Elbette aylık bazda bazen beklentilerden yüksek, bazen düşük olabilir ama istikamet burada çok önemli. İstikametimiz daha düşük fiyatlar daha istikrarlı bir finansal sisteme doğru” değerlendirmesinde bulundu.
“Cari açığı oldukça düşük seviyelere getirmiş durumdayız”
Cari dengenin finansal istikrar için çok önemli olduğunun altını da çizen Yılmaz, “Geçen yılın ortalarında yine cari açığımız yüzde 6’lar civarına kadar yükselmişti. Bugün geldiğimiz noktada yıl sonu tam o ve tahminimiz 1,7. Ancak hem gelen ticaret rakamları hem de istatistik kuru hizmetlerde yöntem değişikliği sonucu hesaplardaki bazı değişikliklerle bu yıl sonunda yüzde 1 civarında bir cari açık bekliyoruz. Bu da ne demek? Türkiye’nin döviz ihtiyacı azalıyor. Bir taraftan da dövize imkanı artıyor. Cari açığı oldukça düşük seviyelere getirmiş durumdayız. Tabi önemli olan bunu kalıcı hale getirmek” değerlendirmesinde bulundu.
Kur korumalı mevduatın (KKM) geçen yıl ortalarında 126 milyar dolar civarında olduğunu söyleyen Yılmaz, bugün itibarıyla KKM’nin 40 milyar doların altına düştüğünü söyledi. Yılmaz, finansal piyasalarda da herhangi bir istikrarsızlığa yol açmadan, hızlı bir şekilde KKM’nin gerilediğini dikkati çekti.
“İstihdamda 1 milyon 100 bin kişilik bir artış görüyoruz”
Yılmaz, istihdam rakamlarına da değinerek, “Bu yıl büyümemizi 3,5 civarında tahmin ediyoruz. Sevindirici olan büyü istihdamımızdaki artışın devam etmesi. Bir taraftan istikrar programı uygularken bir taraftan da istihdamımız artıyor. Yıllık olarak ağustos-ağustos baktığımızda 1 milyon 100 bin kişilik bir artış görüyoruz. Toplam istihdam sayımız ise 32 nokta 8 milyon kişiye, istihdam oranımız da yüzde 49,7’ye yükselmiş durumda” diye konuştu.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ise uygulanan ekonomi programının başarıya ulaşması için, herkesin birbirini anlaması gerektiğini, empatiyi geliştirmeleri gerektiğini vurguladı. Hisarcıklıoğlu, özel sektör olarak, yüksek ve istikrarlı bir büyüme sürecinin, cazip bir yatırım ortamının ön koşulu olarak, öncelikle makroekonomide istikrar ve netlik olması gerektiği söyleyerek, "Son dönemde para piyasalarında ve TL’de sağlanan istikrarı, döviz dengesindeki iyileşmeyi, kredi risk primindeki gerilemeyi ve ülke kredi notundaki artışları bunun sonucu olarak görüyoruz. Son 1,5 yılda uyguladığınız rasyonel politikalarla, ekonomide biriken riskler ve kırılganlık unsurları büyük ölçüde azaltıldı Elbette bundan sonraki aşamada, hem ekonomi programına toplumsal desteğin artması, hem de yeniden tempolu bir büyüme sürecinin başlatılması için, atmamız gereken ilave adımlar da var” açıklamasında bulundu.
Konuşmaların ardından program genel idare kurulu üyeleri reel sektör olarak sıkıntılarını ve taleplerini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a iletmek üzere basına kapalı olarak devam etti.