ALLAH’IN İZNİYLE ENDİŞE ETMEYİN…

Hemen her yerde konuşulan tek konu var; Artan fiyatlar ve geçim sıkıntısı.

Vatandaş isyan ediyor, ülkeyi yönetenler ise suspus…

Eylem için tek kişinin tensiplerini bekliyorlar.

Bu arada da konuşmuş olmak için konuşuyorlar, kerametin kendilerinden menkul olduğunu ispat etmek istercesine…

**

Yeni Tarım Bakanı, Afrika’da bakir topraklarda üretim yapmaktan bahsediyor. Bizim üretim yapılacak bakir topraklarımız yokmuş gibi…

Sonra da çiftçilere sesleniyor, “Allah’ın izniyle maliyetlerden endişe etmeyin. Üretmeye devam edin.”

Birbirine tezat iki cümle, aynı konuşma içerisinde nasıl yer alır, anlamak mümkün değil. Hem Afrika’da üretim yapmaktan bahset, hem çiftçine “topraklarına sahip çık, endişe etme” de…

Antalya’da üretilen ürünlerin İstanbul’a, Ankara’ya taşınmasında binen maliyetleri konuşurken, Sayın Bakan Afrika’dan ürün getirmeyi çözüm olarak koyuyor önümüze.

 Amaç; Bir şeyler söylemiş olmak. Tutarlılığın önemi yok.

Sonra da çiftçilere sesleniyor; “Allah’ın izniyle mazot, gübre, ilaç maliyetlerinden endişe etmeyin. Topraklarınıza sahip çıkın, üretime devam edin.”

Sayın Bakan, endişe etmeyin derken “Allah’ın izniyle” sözlerini cümlenin başına ekleyerek, mesajı veriyor aslında…

Bizden bir şey beklemeyin, işiniz Allah’a kaldı…

**

Ülke yönetiminde söz sahibi olanlar, artan petrol fiyatlarını, durdurulamayan enflasyonu ve savaşın olumsuz etkilerini, biz normal vatandaşlar gibi izliyor ve bekliyorlar.

Gübre fiyatlarını düşürmek için yerli gübre üretimine girişemez miyiz?

Savaşın sonucu olarak buğday ve bakliyatta yaşanacak fiyat artışlarını, kendi üretimlerimizi planlayarak çözemez miyiz?

Artık, arazi başına verdiğimiz destekleme ücretlerini, üretilen ürün için verip üretimi planlamaya başlamamız gerekmiyor mu? Üretim yapılmayan boş araziye verdiğimiz desteği, neden üreticiye aktarmıyoruz?

Allah, bereketini verdi, bu yıl bol bol yağış aldı ülkemiz. Peki biz bu bereketi üretime çevirecek aklımızı ne zaman kullanacağız?

**

Montrö’nün önemini, uzmanlar, akademisyenler yıllarca anlatmaya çalıştı, anlamak istemedik. Hatta küçümsedik…

Ukrayna-Rusya savaşının daha ilk günlerinde anladık Montrö’nün önemini…

Şimdi Montrö’ye sıkı sıkı sarılıyoruz.

Aslında mevcut kriz de Laikliğin önemini koyuyor önümüze.

Ülke yönetimlerini, dini düşünülerini bir tarafa koymaya zorluyor, global dünya düzeni.

Başarılı yönetim, analitik düşünmeyi, sorgulamayı, planlamayı, bilimden yararlanmayı gerektiriyor.

 **

Ama insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği olan, akıl ve onun sonucu düşünmeyi, sorgulamayı yasak sayan anlayış, her sıkıştığında dini değerlere sarılmakta buluyor çözümü.

Çözümü üretemese de bahanesini üretiyor bu şekilde.

Her sıkıştığında kullanmaktan da çekinmiyor bu yöntemi.

Şimdi belki de…

Faizi, Nas ile tanımlayıp çuvallamasına rağmen,

Petrol fiyatlarına ayet arıyor kutsal kitabımızda