ADALET VE GEÇEN ZAMAN…

Ülkemizde yıllardır, ceza hukukunda en çok karşılaşılan sorunların başında, uzun tutukluluk süreleri geliyor.  Uzun tutuklama süreleri kişi özgürlüğünü sınırlandırırken, o kişinin haklarına da kısıt koyuluyor aslında.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, dün bu konuda bir çalışma içerisinde olduklarını belirtse de yıllardır bu konuda sürekli aynı demeçler veriliyor. Ne yazık ki değişen bir şey de olmuyor.

Bu konuda yaşanan birçok mağduriyet örneği var. Ama hâlâ uzun tutukluluk süreleri, ceza mahkemelerindeki en büyük sorun olarak karşımızda duruyor

**

Yaklaşık 3 aydır, Gaziantep’te de Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İbrahim Ay’ın tutukluluk süreci konuşuluyor. Davadaki gizlilik kararı sona erdi. İbrahim Ay dosyası yine gündemde. Gazeteler, iddianameleri, savcının müebbet hapis istemini yazıyorlar.

Ay’ın avukatları, iddiaları değerlendiriyor, beraat kararından emin olduklarını dile getiriyorlar.

Suçlu, suçsuz tartışmaları uzayıp gidiyor.

Peki kim karar verecek?

Tabii ki 4. Ağır Ceza Mahkemesi…

Ne zaman?

8 Aralık 2022’de.

Yani tutuklandıktan yaklaşık 6 ay sonra…

Dile kolay; 6 ay özgürlüğünden mahrum bir şekilde hakkında verilecek kararı beklemek…

Hem de sürecin ne zaman biteceğini bilemeden.

**

Özgürlüğü beklerken, zaman durmuyor ama.

6 ay boyunca bir baba, kendisine muhtaç çocuklarının yanında olamıyor.

O çocuklara, bu süreçte babasız yaşamanın verdiği ruhsal çöküntüyü bir düşünün.

6 ay işlerinin başında olamayınca, işler de bozuluyor, düzen de…

Özgürlük gelse de iş işten geçmiş oluyor.

O saatten sonra bir “pardon” geri getirmiyor, kaybedilenleri de zamanı da…