25 Aralık…
Anteplilerin 6 bin 317 şehit verdiği efsane direnişinin sonucunda, özgürlüğüne ulaştığı şanlı gün…
Gazianteplilerin gurur günü…
O gurur gününün 100. Yıldönümünü kutladık.
Tam bir asırdır, bu gururu yaşıyoruz Gaziantepliler olarak.
İnşallah asırlar boyunca da bu gurur hep yaşanacak…
**
Şehir olarak 100. Yılın coşkusunu doyasıya yaşadık mı?
Açıkçası benim beklediğim düzeyde olmadı.
Protokol ve belirli kesimlerin katıldığı sergiler, konserler, toplantılar, açılış programları…
Klasik kutlama programları ile coşkuyu yaşamaya çalıştık.
99. yılda nasıl kutladıysak öyle yani…
100. Yıla yakışır, akıllarda kalacak programlar mıydı?
Ben daha kapsamlı ve farklı bir program bekliyordum, diyebilirim.
Belki “Cumhurbaşkanımızın Himayesinde 100. Yıl Kutlamaları” söylemi bu beklentiye itti beni.
**
Bir yıl önceden başlamıştı hazırlıklar…
Fikrimizi soranlara; Mesela “Kefen Bayraklı Kale”de mutlaka bir etkinlik yapılmalı demiştik. Kalede etkinliklerle yüz yıl önceyi yaşatıp, sabah kale burçlarına Türk Bayrağı’nı çekmek, o günlere götürürdü bizi.
Direniş günlerinin önemli noktalarından Çınarlı Camii’nde de bir program olmalıydı.
Gazianteplileri hafta boyunca yüz yıl öncenin atmosferine sokmak gerekiyordu.
25 Aralık Cumartesi gününün, normal günden ne farkı vardı, Perilikaya’daki Hatice teyze için?
Nurdağı’ndaki Mehmet amcaya hissettirebildik mi, bu coşkuyu?
Sabah mesaisine gitmek için servise binen işçi Ahmet’e, “Bugün Gaziantep’in kurtuluş günüymüş” dedirtecek bir eylemde bulundu mu, şehrin sanayicileri?
Belki ciğercide sıra bekleyenlere, acı zerdali çekirdeğinden ekmeği tattırabilirdik.
Gaziantep FK, evinde oynadığı Alanyaspor karşılaşmasına 100. yıla özel bir formayla, özel bir kareografi ile çıkamaz mıydı?
Yani şehrin, sanayicisinin, esnafının, gazetecisinin, STK’larının 100. Yıl coşkusu için daha organize olması gerekmez miydi?
Festival havasına sokamaz mıydık?
Ama biz bütün mesaimizi Cumhurbaşkanını ağırlamaya harcarken, 100. Yılı ıskaladık.
Kurtuluş günümüzü, Cumhurbaşkanının toplu açılış törenlerine endeksledik.
O açılışları başka zaman yapma imkânı yokmuş gibi…
**
Dediğim gibi belki de “Cumhurbaşkanının himayeleri ile” söylemi, farklı bir beklentiye itti.
Ama Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in son dönemde, yerelden ziyade ulusala yönelik çalışmalarının da kutlamaların sönük kalmasında etken olduğunu düşünüyorum.
Sürekli Gaziantep dışındaki platformlarda, ulusal kanallarda Gaziantep’i anlatmaya çalışan strateji, yerelde klasik kutlama programlarının yeterli olacağını düşünmüş sanırım.
Yüzüncü yılın anlamı es geçilmiş bana göre…
100. Yıl kutlamaları GAGEV’in organizasyonundaydı denilebilir.
Ama Sayın Şahin’in GAGEV’in ana kadrosunu oluşturduğu, maestrosu olduğu bir gerçek.
Şahin ve ekibi, 100. Yıl coşkusunu çok daha farklı bir programla yaşatmalıydı bize.
100. yılı doyasıya yaşamayı ıskaladık şehir olarak.
**
Evet icraatları ulusala taşımak önemli.
Ama bu arada yereli de ıskalamamak gerekiyor. Yerel yönetimler olarak, önce vatandaşa, esnafa kendini anlatmak, onların desteğini almak gerekiyor.
Keşke o Habertürk programı yerine Elmacı Pazarı’nda, Çıksorut’ta vatandaşla bu coşkuyu yaşasaydı.
Haber kanalları muhabire atılan tokadı değil, hafta boyunca gurur günümüzü 100 yıla yakışır şekilde kutladığımız görüntüleri verseydi.
Antepliler, hiçbir yerden destek almadan, birbirleriyle kenetlenerek aldılar “Gazi” unvanını.
O kahramanların torunları da bu gururu, el ele vererek, coşkuyla yaşamalıydı…